Ne yayla gezmeyi severim, ne de yeni yıl kutlamayı. “Ama yazının başlığı öyle söylemiyor ” diyebilirsiniz. Durumu açıklığa kavuşturayım: Fikir benim değil 🙂 Abim ve arkadaşları yılbaşını Ayder’de geçirmeye karar vermişler. Beni de davet ettiler. Pek gönüllü olmasam da farklı olabileceği düşüncesiyle kabul ettim. İyi ki de etmişim…
Ekibimiz 2 evli çift + biz (abim ve ben 🙂 ) olmak üzere 6 kişiden oluşuyordu. Bu kadar kişiyi bir araca sığdırmak zor olacaktı, ama 2 araba kiralamanın da mantığı yoktu. 4×4 özelliği olan Dacia Duster, bizimkilerin ilk tercihi oldu. Yılbaşından dolayı araç kiralama şirketlerinde uygun araç bulmak baya zor oldu. Ama sonunda günlük 14o TL’ye Ceyhun Oto Kiralama’dan aracı kiraladık. Burada özellikle firmanın ismini vermek istiyorum ki bu yazıyı okuyanlar kullanmasın. Bir kişiyi bile engellersem yeter bana 🙂 Sebebini de açıklayayım. Biz aracı rezerve ederken 4 kış lastiği ve zincir istediğimizi özellikle belirtmiştik. Çünkü, Ayder’e çıkışlarda polisin kış lastiği kontrolü yaptığı, olmayanlara ise geçiş izni vermediği haberini almıştık. Hava alanında ise bizi sürpriz bekliyordu. Aracımızın bütün lastikleri 4 mevsimdi. Bu durumu aracı teslim eden abiye ilettiğimizde hava alanı içindeki büroyla görüşüp 2 lastiği değişebileceklerini söyledi. Konuyu çok ayrıntılı anlatmak istemiyorum. Sonuç olarak 1.5 saat süren çağrı merkezi ve büro çalışanları ile telefonda geçen hararetli tartışmalar neticesinde araca 2 kış lastiği takıldı. Otel rezervasyonun olması ve başka firmalarda araç bulamadığımızdan dolayı aracı iptal etmedik. Söylenerek yola çıktık 🙂
Yollar açık, hava gayet güzeldi. Yılbaşı için herkes tarafından beklenen karın yağmaya niyeti yok gibiydi. Zilkale – Ayder ayrımında haberini aldığımız polis kontrolüne rastladık. İki kış lastiğinin yanında araçta 6 kişi olmamız bizi endişelendirse de sorun yaşamayarak yola devam ettik. Ve sonunda karlar altındaki Ayder’e ulaştık.
Bu benim Ayder’e 2. kez gelişimdi. Diğerinde mevsim yazdı ve açıkçası pek sevememiştim. Demek ki kışın gelmem gerekiyormuş 🙂
Ayder’deki ilk işimiz otelimize yerleşmek oldu. Abim ve arkadaşları otel tercihini Elizan Dağ Evleri‘nden yana kullanmışlar. Yeri gelmişken hemen reklamını yapayım 🙂 Konumu merkeze biraz uzakta. Bu durum bize göre bir dezavantaj değildi. Sakin, kalabalıktan uzakta, kendi halinde bir yer. Çalışanları oldukça nazik. Gece boyu odamız sıcacıktı. Yılbaşı için bu dağ evini kiralamanın bedeli 850 TL imiş. Bana pahalı gelse de cebimden bir şey çıkmadığı için sesimi çıkarmıyorum 🙂
Otele yerleştikten sonra sıra, acıkan karınlarımızı doyurmaya gelmişti. Bu konuda hiçbir endişem yoktu. Çünkü ekibimiz yemek konusunda çığır açacak cinste 😀 Düşünün; sırf Cağ Kebabı yemek için Trabzon’dan Erzurum’a gitmişliğimiz var. Durum böyle olunca dışarıda beni 3 kilo et, 2 kilo köfte bekliyordu 🙂 Karın içinde yaptığımız mangalın başında uzuuun bir süre geçirdik. “İnsan 1.5 saat boyunca yemek yer mi?” sorusunun cevabını verdik adeta 🙂 O da yetmedi, üstüne karın içinde çay demledik. Hep çoğul yüklemler kullanıyorum diye sanmayın ki bir şey yaptım; onlar hazırladı, ben yiyip içtim 🙂
Yemek ve çay faslından sonra merkeze inip, çevreye göz gezdirdik. Yavaş yavaş kalabalık artıyordu. Hava da iyice soğumaya başlamıştı. Geceye kadar odaya dönmeye karar verdik. Planımız 12’ye doğru merkeze inip kutlamaları izlemekti. Ve zaman geldi çattı…
Ortalık ana baba günü gibi. Bağırıp çağıranlar, horon oynayanlar, kornaya basanlar, havai fişekler…Herkes ayrı bir telden çalıyor. Ve tabii ki bizim yörenin vazgeçilmezi silahlar. Ne kadar tasvip etmesem de peş peşe atılan mermiler. Yoğun çalışma döneminden sonra böyle bir ortam terapi gibi geldi bana 🙂
Yeni yıla girdikten sonra dinlenmek için evimize döndük. Sabah uyandığımızda bir şokla karşılaştık. İstanbul’da ünlü gece kulübü Reina’ya yapılan saldırı sonucu 39 kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. Yeni yıl, yeni umutlar dedik ama yine hevesimiz kursağımızda kaldı maalesef. Ama hayat devam ediyor. Oturup durumumuza üzülmemiz, bunları yapanların istediği şeyler.
Bütün bunların yanında güzel şeyler de oluyordu. Beklediğimiz kar gece boyu lapa lapa yağmış, yağmaya da devam ediyordu. Ayder bu haliyle çok çok daha güzeldi. Hemen otelimizde kahvaltımızı yapıp merkeze doğru hareket ettik. Yeni yağan kar eşliğinde kartopu savaşlarımız, kardan adam yapışımız ve salep keyfimiz sonrası Ayder’e veda ettik.
Yaylaya veda ediyor olmamız birbirimize veda ediyoruz anlamına gelmiyordu tabii ki 🙂 Daha mangal yapılacaktı. Bu sefer ki mangal ürünümüz ise sucuk ve hellim peyniri. Yine elimi sürmeden bir güzel yemek daha. Abim ve arkadaşlarıyla gezmenin en güzel yanlarından biri bu olsa gerek 😀
Mangal sonrası Trabzon’a dönüş yapıp monoton hayatımıza yeni yılda devam ediyoruz 🙂
Umarım yeni yıl sağlıklı, mutlu, huzurlu, terörsüz geçer.
Bu arada Ayder’de 28-29 Ocak 2017’de kardan adam festivali var. Bu vasıtayla duyurmuş olayım 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel