Gakkoşlar Diyarı: Elazığ

24 Ocak 2020 tarihinde bütün ülkeyi hüzne boğan depremin yaşandığı Elazığ, 4000 yıllık geçmişe sahip tarihi bir kent. Ticaret yolları üzerinde yer alması sebebiyle büyük önem taşıyan şehir, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Eski yerleşim yeri olan Harput’un 5 kilometre uzağına kurulan şehrin ismi “Elaziz” iken; 1937 yılında Atatürk “azığı bol olan il” anlamına gelen “Elazık” şeklinde önermiş ve şehrin ismi “Elazığ” olmuş. Doğu Anadolu Bölgesi’nin 4. büyük şehri olan Elazığ’ın 11 ilçesi bulunmakta. Bu arada başlıkta bahsettiğim “gakkoş”, “kardeş” anlamına gelmekte.

Elazığ Gezilecek Yerler

Kültürpark: Yapımı 2015 yılında tamamlanmış, geniş bir alana yayılan güzel bir park. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ilk olma özelliğine sahip. Park içinde bulunan gölet ayrı bir güzellik katmış. İçinde çocuk parkı, spor alanı, yürüyüş ve bisiklet yolu, kafe, restoran, gençlik merkezi, amfitiyatro gibi birçok sosyal tesis ve sosyal yaşam alanı bulunduruyor.

Kültürpark

Gazi Caddesi: Şehrin ana caddesi, kimine göre Mecburiyet Caddesi. Yeni valilik binası, Öğretmen Evi, birçok kafe ve restoran bu cadde üzerinde bulunuyor.

Gazi Caddesi

Kapalı Çarşı: Yöresel ve doğal ürünlerin bulunduğu 92 yıllık kapalı çarşı her daim hareketli ve kalabalık. Kapalı Çarşının içinde Bakırcılar Çarşısı ve Kasaplar Çarşısı da bulunmakta.

Eski Hükümet Konağı: Dönemin valisi Enis Paşa tarafından 1896 yılında Hükümet Konağı olarak yaptırılan yapı, Osmanlı’nın son dönem mimari eserlerinden. Elazığ Valiliği binasının yeniden inşası sebebiyle bir süre Valilik binası olarak hizmet vermiş.

Valilik Binası

İzzetpaşa Cami: Eski Hükümet Konağı’nın çaprazında bulunan cami 1972 yılında ibadete açılmış. Çift minareli, çift şerefesi olan caminin bir ilginç özelliği de, Türkiye’de ilk asansörlü minareye sahip cami olması.

İzzetpaşa Cami

Öğretmen Evi: Konaklama tercihimiz burası oldu. Bina 1933 yılında Halk Evi olarak inşa edilmiş. Atatürk 1937 yılında burada konaklamış. Atatürk’ün konakladığı odayı ziyaret edebiliyorsunuz.

Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi: Fırat Üniversitesi kampüsünde yer alan müze, 1982 yılında hizmete açılmış. Neolitik, Kalkolitik, Erken Tunç, Orta Tunç, Selçuklu ve Osmanlı gibi dönemlere ait arkeolojik buluntuların sergilendiği müzede ayrıca etnografik eserlere de yer verilmiş. Biz müzenin içine girmedik.

Müze

Harput

M. Ö. 2000’li yıllardan beri yerleşimin olduğu bilinen Harput’un Türkçe’si Taş Kale anlamına geliyor. Elazığ’a yola düşenlerin mutlaka uğradığı bölgede birçok görülecek yer bulunuyor.

Harput Kalesi: Tarihi M.Ö. 8. yüzyıla uzanan kale Urartu Krallığı döneminde yapılmış. Persler, Bizans, Artukoğulları, Akkoyunlular gibi birçok devletin hakimiyeti altına girmiş, son olarak da Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış.

Harput Kalesi

Kalenin hakkında ilginç efsaneler var. Rivayete göre yapımı sırasında su kıtlığı sebebiyle harca süt katılmış. Bu yüzden de kaleye Süt Kalesi denmekte.

Heybetli görünüme sahip kalenin günümüze ulaşmasında Artukoğulları döneminde yapılan onarımın rolü büyükmüş. Kale ilerleyen zamanlarda yine bazı onarımlar görmüş.

Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi: Kayalıklar arkasına gizlenen yapı, Kızıl Kilise ve Yakubi Kilisesi olarak da anılmakta. Kilise binasının M.S. 179 yılında yapıldığı tahmin edilmekte. İlk önce putperestlerin tapınak olarak kullandığı yapıyı daha sonra Süryaniler kiliseye çevirmiş. Yıllara meydan okuyan kilise hak ettiği değeri göremeyen önemli tarihi eserlerden biri. Gittiğimizde kapalıydı.

Harput Evi: Kalenin yanındaki tepede restore edilmiş konakların bulunduğu bir alan bulunuyor. Güzel bir manzaraya sahip. Konak aynı zamanda restoran işlevi görüyor.

Harput Evi

Arap Baba Mescidi ve Türbesi: Selçuklu dönemine ait mescit ve türbe kayalıklar üzerine inşa edilmiş. Arap Baba hakkında kesin bir bilgi yok. Çeşitli rivayet ve efsaneler var. Bahsedilen bir efsane için tıklayın. Burada bahsedildiği gibi kafasının kesilmediğini söyleyen haberler de var. Naaşının mumyalandığı düşünülüyor.

Arap Baba Mescidi ve Türbesi

Kurşunlu Cami: Kubbelerinin kurşunla kaplı olması sebebiyle “Kurşunlu” adını alan cami 18. yüzyıl eserlerinden. Dikdörtgen plana sahip olan caminin minaresi kesme taştan yapılmış. Caminin eşsiz güzellikteki minberi Ulu Cami’den getirilmiş. Caminin önünde camiyle yaşıt asırlık çınar ağacı bulunuyor.

Kurşunlu Cami

Mansur Baba Türbesi: Sekizgen planlı, kesme taştan yapılan türbenin kime ait olduğu belli değil. Bir rüya üzerine yapılan kazıda 1 erkek, 1 kadın ve 2 çocuğun mezarı bulunmuş, erkeğin mezarının bozulmamış olması üzerine şeyhülislama haber verilmiş. O da bu bölgeye türbe yapılmasını söylemiş. Türbeye mezar taşında yazan kişinin adı verilmiş.

Mansur Baba Türbesi

Ulu Cami: Anadolu’daki en eski camilerden biri olan Ulu Cami, 12. yüzyıl ortalarında inşa ettirilmiş. Pisa Kulesi’nden daha eğik bir minaresi bulunan caminin ilk yapımında mı böyle olduğu yoksa deprem sonrası mı bu hale geldiği bilinmiyor.

Ulu Cami

Şefik Gül Kültür Evi: Ulu Cami’nin hemen yanındaki konak, 1830’lu yıllardan kalma bir konak. Aslına uygun onarılarak 2005 yılında “Müze Ev” haline getirilmiş. Geleneksel Harput Evi mimarisini gözler önüne seren kültür evini gezmek ücretsiz.

Şefik Gül Kültür Evi

Üç Lüleli Çeşme: Harput’un girişinde yer alan çeşme, 1906 yılına tarihleniyor. Kesme taşla yapılmış ve eyvan kemere sahip. Çeşmenin üzerinde ay-yıldız ve palmet motifleri bulunmakta.

Üç Lüleli Çeşme

Hoca Hamamı: Klasik Osmanlı hamamlarından biri. Ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte, 17. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Kesme taştan inşa edilen hamam günümüzde terk edilmiş bir vaziyette.

Surp Agop Kilisesi: Sadece iki duvarı günümüze ulaşabilen kilise, tarihi bir Ermeni kilisesi. Geçmişte iki katlı ve küçük bir kubbesi olan kiliseden geriye kalan yalnızca iki duvar.

Balak Gazi Anıtı: Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Malazgirt Savaşı’ndaki ünlü kumandanlarından Artuk Bey’in torunu olan Balak Gazi, Harput ile özdeşleşen bir simge. Savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar ve üstün başarılarından dolayı Nûrü’d Devle (Devletin Nuru) ünvanı alan, Selçuklu Sultanı tarafından “Müslüman Orduları Başkumandanı” tayin edilen Balak Gazi, 1124 yılında Menbiç kalesini kuşatırken bir okla şehit edilmiş. Anıtı Harput girişinde yer alıyor.

Balak Gazi Anıtı

Üryan Baba Türbesi: Harput’a girişteki tepede yer alan türbe, kayalıklar içindeki bir mağaranın türbeye dönüştürülmesi ile meydana getirilmiş. Türbede yatan kişinin kim olduğu tam olarak belli değil. Bulunan lahit içindeki ceset tetkik edilmiş ve bu kişinin ermiş bir kişi olabileceğine karar verilmiş. “Allah’ın sevgili kullarından İsmail’in torunu, Ömer’in oğlu Hafız Muhammed” olduğu düşünülmekte.

Üryan Baba

Hazır türbe konusu açılmışken Harput bölgesinde birçok türbe olduğunu yineleyeyim. Bunlardan bazıları; Kazım Efendi, Harput Celal Baba, İmam Efendi, Beyzade Efendi, Tayyar Baba, Ahi Musa, Seyit Ahmet Türbesi gibi.

Buzluk Mağarası: Harput’a 6 kilometre uzaklıktaki mağara, 150 – 200 metre derinliğe sahip. Yer altı hava akımına sahip olan mağarada kışları sıcak, yazları soğuk geçmekte. Sıcak yaz aylarında bu mağarada buz oluşumu olduğu için “Buzluk Mağarası” deniyor. Biz ziyaret ettiğimizde kapalıydı. Manzarasını seyretmekle yetindik.

Buzluk Mağarası

Şehir merkezi ve Harput’un dışında da bazı yerler bulunuyor.

Hazar Gölü: Burası Gakkoşların Hazar denizi. Yazın plaj olarak kullanılan göl, 22 kilometre uzunluk ve 6 kilometre genişliğe sahip. En derin göllerimizden biri. Batık şehir bulunan gölde tekneyle gezinti yapılabiliyor. Hazarbaba Kayak Merkezi’nden güzel bir göl manzarası yakalayabilirsiniz. Tabi ki kış vakti geldiyseniz kayak da yapabilirsiniz. 😅

Hazar Gölü

Çırçır Şelalesi: Çırçır Şelalesi, dünyanın en genç şelalesi unvanına sahip. Keban Barajı’nın açılmasıyla Fırat Nehrinden akan suların basınçla yönünün değişmesi ile doğal olarak ortaya çıkmış. Üzerindeki alabalık tesisi 1996 yılında kurulmuş.

Çırçır Şelalesi

Keban Barajı: Fırat Nehri üzerinde elektrik üretimi amacıyla inşa edilmiş. Yapımı 1974 yılında hizmete girmiş. Enerji açısından Türkiye’nin ilk dev yatırımlarından. Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük yapay göl unvanına sahip.

Keban Barajı

Palu

Elazığ’dan ayrılırken listemizde son bir yer daha vardı. O son yer Elazığ’ın 75 kilometre doğusundaki Palu ilçesi. Üniversite yıllarımda tanıştığım ve çok sevdiğim bir abimin memleketi Palu. Benim Elazığ’da bulunduğum sırada onun da Palu’da olması sebebiyle Palu’yu da görelim istedik.

Palu

Tarihi milattan önceye dayanan Palu, birçok değişik kültüre ev sahipliği yapmış bir yerleşim yeri. Murat Nehri’nin güzellik kattığı ilçede görülebilecek bazı tarihi yapılar bulunuyor. Bunlar; Palu Kalesi, Çemşit Bey, Ulu Cami, hamam, kilise ve Palu Köprüsü.

Elazığ Yemek

Zertaşlar Et Lokantası ve Kahvaltı Salonu: Elazığ’da çalışan üniversiteden arkadaşım Akif bizi kahvaltı için buraya getirdi. Elazığ manzaralı oldukça ferah bir mekan. Aileler için ideal.

Zertaşlar

Ensar Mangal Vadisi: Harput’taki tercihimiz burası oldu. Yemeklerden Harput Kebap ve soslu şiş, tatlılardan ise dolanger tatlısını denedik. Memnun ayrıldığımızı söyleyebilirim.

Ensar Mangal Vadisi

Pukka: Hadi bir de kafe önerisi gelsin 😊 Elazığ’dan ayrılmadan önce Akif’in bizi getirdiği yer. Elit bir mekan, fiyatlar biraz pahalı. Otoparkı mevcut.

Palu Tava: Palu’ya gitmişken Palu tava yememek olmaz. Mehmet abimin bize elleriyle hazırladığı yemek oldukça güzeldi.

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Bir Yorum Yazın

Yazar: Serdar

Küçüklüğümden beri babam sayesinde ekonomik tatiller yaptık. Büyüdükçe babamın izinden gitmeye çalışıyorum :) Bugüne kadar kendime göre çok yer gezdim ancak bunları bloga yazma fikri arkadaşların ısrarı sonucu oluştu. Gezmek güzel şey, hayat gezince güzel :)