Huser Yaylası’na Nasıl Gittik?
Avusor Yaylası yazımızda bahsettiğimiz gibi iki yaylaya da aynı gün Turolog ile gittik. Avusor gezimiz heyecan ve macera dolu geçmişti. Yağmurlu bir havada yaptığımız uzun bir yürüyüş sonrası çok yorulmuştuk, ancak doğanın büyüleyici güzelliği karşısında yüzümüz bir an olsun düşmemişti. Islanmak ve kirlenmek güzeldir mantığıyla hareket ediyorduk 🙂
Artık gezme sırası Huser Yaylası‘na gelmişti; ancak atladığımız iki konu daha vardı. Birincisi yağışın etkisiyle Huser Yaylası’nın yolu bozulmuştu, zaten yol topraktı ve iyice çamurlaşmıştı. Bu durum yolda kalma ihtimalimizi arttırıyordu. İkincisi ise sis nedeniyle göz gözü görmüyordu. Yaylaya ulaşsak bile sisten hiçbir şey göremeyecektik. Ancak daha önceki yazılarımızdan da anlayacağınız üzere yaşadığımız hiçbir zorluk bizi geri döndürmeye yetmiyordu 🙂 Tabi ki Turologumuz Ayhan Bey’i risk almaya ikna ettik ve hemen yola koyulduk 🙂
Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim fotoğraf makinem de hava koşullarından nasibini aldı. Makinemin objektifindeki lens iç taraftan buhar yapmıştı. Ne yapsam buharı çözemiyordum. Parçalarını söküyor, kurulamaya çalışıyordum; ama nafileydi. Allah’tan Esracığım, “Ceyda boşver ben sana fotoğraf çekerim” dedi de yüreğime su serpti 🙂 Yoksa Huser’de fotoğraf çekilmeden geri dönmek olmazdı 🙂
Huser Yaylası’nın Yolu
Huser Yaylası’na gidebilmek için Avusor Yayla yolunu geri dönüp karşımıza çıkan yol ayrımından Huser’e doğru devam ettik. 40 dakika süren bir yolculuğumuz, sisli ve yağmurlu hava koşulları altındaydı. Toprak yol bataklığa dönmüş, çamurlaşmıştı. Bu nedenle zaman zaman çamura saplanma tehlikesi atlattık. Ama şoförümüzün başarılı manevraları sayesinde ucuz atlattık. Sadece yaylada salıncakların olduğu bölüme yaklaşık 200 metre kala aracımız yolu aşmada zorlandı. Biz de zaten 200 metre olan yolu yürüyerek gitme kararı aldık. Bu arada tam araçtan ineceğimiz sırada buhar çözmeye yönelik çabalarım yanıt vermiş, fotoğraf makinemin içindeki buhar çözülmüştü; çok mutluydum 🙂
Huser Yaylası’nda Salıncaklar
Huser Yaylası’na vardığımızda bizi sis ve bulut denizi karşılamıştı. Manzarayı net olarak seçemiyor, karşıdaki Kaçkar Dağları’nı bile göremiyorduk. Ancak grubumuzda bulunan şanslı bireylerin etkisiyle olacak, kısa bir süre içinde sis açıldı, bulutlar manzarayı görmemiz için dağıldı. Bu sırada biraz yürüyünce Kafe Sis Denizi‘nin yanında 2 tane salıncak gördük. Yaylanın tepesinde 2 ayrı yamaca kurulmuş, 2 ayrı salıncak… Birisi bulut denizine bakıyor, diğeriyse güneşin batacağı yöne. Güneşin batmasına daha zamanımız olduğu için önce bulut denizine doğru sallanmayı tercih ettik. Bol bol fotoğraf çektik, çekildik.
Huser Yaylası’nda Gün Batımı
Güneşin batma vakti geldiğinde bulutlar, Kaçkar Dağları’nın başlarından uzaklaşmıştı. Artık uçsuz bucaksız manzarayı ayırt edebiliyorduk. Güneşin batarken oluşturduğu kızıllık, Kaçkar Dağları’na ve bulutlara yansıyordu. Manzaraya doğru salıncakta sallanmak ise anlatılmaz yaşanır dedirtiyordu. Böylesine güzel bir ortamda vaktin nasıl ilerlediğini anlamadık. Telefonumuz çaldı. Arayan Ayhan Bey’di. Meğer yarım saattir minibüste bizi bekliyorlarmış. O an etrafımıza baktığımızda gerçekten bizim ekip dışında başka kimsenin kalmadığını fark ettik 🙂 Hemen geri dönüş için minibüse doğru yürümeye başladık.
Yayla dönüşü
Yayla dönüşünde çok yorulmuştuk. Trabzon’a varabilmemiz için epey yol gitmemiz gerekiyordu. Islaktık, kıyafetlerimiz üzerimizde kurumaya çalışıyordu. Çamurluyduk. Ayakkabılarımız batmıştı. Ama dediğim gibi bunların bizim için önemi yoktu. Böylesine güzel 2 yayla için her şeye değerdi. Yıllar geçse de unutulmayacak anılar kazanmıştık artık 🙂
Teşekkür
Her türlü zorluğun üstesinden gelme konusunda üstün başarı gösteren gezi ekibimize ve Turolog Ayhan Bey’e teşekkür ederiz 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel