İkizdere’nin Gizli Saklı Şelaleleri

Takipçilerimiz iyi bilirler “Gezmek güzel şey”in şelalelere olan düşkünlüğünü… Yine bir gün hafta sonunu nasıl değerlendirsek diye düşünürken – memleketimiz Trabzon’a da yakın olacak şekilde tabii – Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan ismi pek de duyulmamış şelalelere gidelim dedik. Başta planımız Şalmata, Cimil, Hostaval, Faso ve Manle Şelale’lerine gitmek olsa da benim 5 yıl önce keşfettiğim ve umduğumu bulamadığım Gürdere Şelalesi de yolda giderken planlarımıza eklendi. Gezmek güzel şey site yöneticisi Serdar, liseden arkadaşlarımız Ahmet, Samet ve bendeniz; Samet’in arabasıyla yollara koyulduk. Şimdiden söyleyeyim bu şelalelerden Cimil Şelalesi dışında diğer şelalelere alt segment araçlarla ulaşabilirsiniz; ancak Cimil Şelalesi’ne giden yolun son 7 kilometresi toprak yol olduğu için üst segment araç tercih etmekte fayda var. Diğer şelalelere alt segment araçla gidersiniz diyorum; çünkü diğer şelalelere yürüyerek ulaşıyorsunuz.

Şelaleler uğruna ne dereler ne kayalar ne ağaçlar aştık 😀

Şalmata Şelalesi

Şalmata Şelalesi adı çok duyulmamış şelalelerden biri. Sahil yolundan yaklaşık  15 kilometre güneyde yer alıyor. Konum olarak ise Of’un Darılı ve Bayırca Köyleri arasında bulunmakta. Yolu gayet iyi. Hemen aşağıda haritadaki yerini koyuyorum. Yakınlarında bir doğa harikası olan, aynı isimli bir başka şelale daha mevcut. Yolunuz bu tarafa düşerse ikisini de görmeniz tavsiyemdir.

Şelaleye vardığımızda arabadan indik ve yolun solundaki merdivenlerden aşağı indik. Açıkçası şelale o kadar farklı görünüyordu ki Karadeniz bölgesinde böyle bir şelale var deseler inanmazdım. Bana Antalya’da gördüğüm şelaleleri hatırlattı. Suyun rengi bir harikaydı. Şelalenin başladığı ve bittiği noktalara yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca suyu sevenler için şelalenin başlangıç noktasından atlayış yaparak yüzebildiğiniz bilgisini de verelim. Bizim yolumuz uzun ve bizi bekleyen 5 şelale daha olduğu için fotoğraflayarak ayrılmamız gerekti.

Şalmata Şelalesi

Cimil Şelalesi

Şalmata Şelalesi’nden sonra İkizdere’ye giden ana yola indik. Önce İkizdere ardından da kaplıcasıyla meşhur Ridos bölgesine geldik. Burada 5-10 dakika mola verdikten sonra hiç sapmadan yola devam ettik. Ridos’ta çalışan personele “Burada şelaleler varmış. Nerede olduklarını bize tarif edebilir misiniz?” diye sorduğumuzda “Burada şelale yok ki, olsa biz bilirdik.” yanıtını aldık. Onlara aldırış etmeden yolumuza devam ettik; çünkü biz buralarda bir yerlerde şelale olduğuna emindik 😀

Cimil Şelalesi’nin uzaktan görünümü

Ridos’tan Cimil Yaylası istikametinde devam ederken 14. kilometrede Cimil Şelalesi’ni gördük. Yolun son 7 kilometresi stabilizeydi. Şelale ise muazzamdı. Metrelerce yükseklikten aşağıya süzülürken öyle heybetli duruyordu ki… Şelaleyi gören herkes istisnasız aracını kenara park edip şelaleyi seyrediyor ve kadraja alıyordu. Bazılarıysa kenarında piknik yapıyordu. Bizler de şelalenin döküldüğü yere gitmek pek mümkün olmadığı için uzaktan fotoğraflayıp Hostaval Şelalesi’ne gitmek üzere geldiğimiz yolu geri döndük.

Cimil Şelalesi

Hostaval Şelalesi

Geri dönüş yolunda Cimil Şelalesi’nden yaklaşık 4 km, Ridos’tan 10 km uzaklıkta bulunan Hostaval Şelalesi bize göz kırptı. Hemen şelalenin döküldüğü noktaya giderek, ayaklarımızı suya soktuk. Tahmin edeceğiniz üzere su buz gibiydi 😀 Bunun dışında farklı bir aktivite olarak gezi ekibimizin ben hariç diğer üyeleri kayalara tırmanarak poz verdi. Giderseniz tırmanmak size kalmış; benim için biraz riskli, kendime tavsiye etmiyorum 😀

Hostaval Şelalesi

Faso Şelalesi

Yine geri dönüş yolunda Cimil Şelalaesi’nden yaklaşık 10 km, Ridos’tan 4 km uzaklıkta bulunan Faso Şelalesi’ni bulmak için aracımızı yolun kenarına park ettik. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz köprüden yolun karşısına geçtik. Patikada yürümeye ve yer yer tırmanmaya başladık. Dereyi takip ettik.

Faso Şelalesi’ne giden patika yolun başlangıcı ve karşıya geçtiğimiz köprü

Dere kenarında ilerlerken patika yolun bittiğini fark ettik ve ardından dereyi karşıya geçtik. Herkes ağaç kütüğünün üstünde cambaz misali yürüyerek karşıya geçerken ben dizimdeki problemden dolayı derenin içinde yürüyerek ve ıslanarak geçmek zorunda kaldım. Bu sırada da dondum; ama önemli değil, işin ucunda şelale var 😀

Şelaleye giderken ben hariç herkesin üzerinde yürüdüğü ağaç kütüğü 😀

Dere boyunca daha önce sizlerle de paylaştığımız Canik Şelalesi’ne (tıklayın) giderken yaşadıklarımızı aratmayan zorluklar yaşadık, kayalara tırmandık ve sonunda Faso Şelalesi’ne ulaştık. Gezmek güzel şey’in burada yüzme deneyimi oldu. Bizler de şelalenin fotoğrafını çekip ayrıldık.

Faso Şelalesi

Gezide Yemek Molası

Faso Şelalesi’nin patika yollarında canımız çıktıktan sonra geziye mola vermeye karar verdik ve İkizdere merkeze gelerek burada pilav üstü döner yedik. Burada arkadaşlarımın “Ardahan nasıl gidiyor?” sorusuyla birlikte Ardahan’da yaşadığım talihsiz olaylar serisini arkadaşlarıma anlatmaya başladım. Sonra bir baktım ki ben konuşurken herkes yemeğini bitirmiş, ben daha dönerin yarısındayım. Fark etmeden rehin almışım onları. Haklarını helal etsinler 😀

Manle Şelalesi

Dönerlerimizi yedikten sonra yine İkizdere merkezde bulunan Manle Şelalesi’ne gittik. Aslında bu şelale tek bir şelale değil şelale kompleksi 😀 Manle 1 ve Manle 2 var; hatta aramızda kalsın bence Manle 3 de var 😀 Manle 1 Şelalesi bir kez kırılmaya uğradığı için sanki 2 tane ayrı ayrı şelale varmış gibi gözüküyor. Bu yüzden benim için şelale sayısı 3 😀 Manle 2’yi görmek için de Manle 1’e gitmeden ayrılan şelaleyi karşıya geçmeyi gerektiren patikadan devam etmek gerekiyor.

Manle Şelalesi

Gürdere Şelalesi

Manle’den ayrıldıktan sonra İkizdere’den Trabzon – Rize karayoluna yani sahile inerken hemen anayol üzerinde tabelasını gördüğümüz Gürdere Şelalesi için sağ taraftaki tali yola ayrıldık. Burada yol boyunca Gürdere Şelalesi’ne kaç km hatta kaç metre kaldığını gösteren tabelaları takip ederek aşağıdaki fotoğrafta yer alan tabelaya kadar devam ettik. Bu tabela sonuncu tabelaydı ve artık dik yamaçlı tehlikeli patikada yürüme zamanı gelmişti.

Şelalenin patika yolu, işte bu tabelanın gösterdiği yerden itibaren başlıyor 😀

Tabelanın gösterdiği şekilde bahçeye indik ve sola doğru devam ettik. Epeyce yol almış olsak da patikanın sonunda bir şelale göremedik; çünkü patikanın sonu pek de bir özelliği olmayan su değirmenine çıkıyordu. Bu sırada bir yandan da sosyal medyadan şelalenin fotoğraflarını kontrol ediyoruz tabii. Ancak baktığımızla gördüğümüz şey aynı değildi. Şelale nerede diye etrafa bakındıktan sonra yolu geri yürüyerek şelale keşfi yapmaya karar verdik.

Gürdere Şelalesi’ne giderken rastladığımız değirmen

Patikayı geri yürürken yolun solunda dereye doğru inen çok dik bir yamaçta patika diyemeyeceğimiz bir yol gördük ve buradan devam etme kararı aldık. Benim için epey zor olsa da el birliğiyle buradan aşağı inmeyi başardık ve şelaleyi gördük. Ancak çok ciddiyim; acayip zor bir yol.

Şelaleye gitmek için yukarıdaki patika yerine sağdan aşağıya inen patika demeye bin şahit yeşillikleri takip etmeniz gerekiyor 😀

İnerken nasıl zorlandıysak, çıkarken de bir o kadar zorlandık. Hem yokuş çok dikti hem de gezinin sonu olduğu için yorgunduk. Ama değdi mi değdi 😀 Bana bıraksalardı, o yorgunluğun üstüne Gürdere köyüne varmadan önce tabelalarını gördüğümüz başka şelalere de giderdik de o kadar abartmayalım dedik 😀

Gürdere Şelalesi

Teşekkür

Gezmeye çok ihtiyacım olduğum şu günlerde beni de gezi ekibine dahil eden arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Not: Bu ekip ilk defa bir gezide uğursuzluk yaşamadı. Özellikle belirtmek istedim 😀

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Yorumlar

    Cengiz

    (21 Kasım 2019 - 21:13)

    Memleketimiz gerçekten güzel

      Ceyda

      (27 Kasım 2019 - 18:11)

      Kesinlikle, çok şanslıyız 🙂

    Bayram İslamoğlu

    (11 Eylül 2021 - 17:24)

    ben Rize’de doğdum büyüdüm. Dereyi dağı taşı çok iyi bilirim daha çok şelalelermiz var doğayı çok seviyorum balık tutmayı gezmeyi çok seviyorum

Bir Yorum Yazın

Yazar: Ceyda

Çalışma hayatımın çok yoğun ve yorucu olduğu zamanlarda hayattan kısa bir mola alarak gezmek, görmek, farklı kültürleri tanımak, yeni insanlarla tanışmak isterim. Çalışmaya verdiğim ara yeni yerler keşfetmemi sağladığı kadar işe döndüğümde de motive olmamı sağlıyor. Ayrıca eğitim amaçlı katıldığım seminer, kurs, kongre ve sempozyumlarda da gittiğim şehirlerin güzelliklerini keşfetmek için vakit ayırmaya çalışıyor, hem geziyor, hem de okuyorum. Böylece "Çok gezen mi, çok okuyan mı bilir?" sorusuna yanıtım "İkisini de yapan... "oluyor.