Hep yaz tatili, hep bahar tatili nereye kadar. Sizi biraz da Uludağ’ın bembeyaz tepelerine doğru misafir edip soğuğu iliklerinize kadar hissettirelim dedik.
8-9-10 Ocak için ayarlamalarımızı yaptık. Planımız Cuma mesai bitimi İstanbul’da buluşup araçla Gebze’ye kadar geçerek arabalı feribotla Yalova’ya ulaşmaktı. Oradan araçla devam edip Uludağ’a çıkacaktık. Ancak benim uçuşum “kötü hava şartları” nedeniyle uçuştan 1 saat kadar önce iptal olunca İstanbul’da buluşma olayı da iptal oldu.
Bulunduğum şehirden çok fazla ulaşım seçeneğim olmadığından 12 saatlik bir otobüs yolculuğunda buldum kendimi. Ama bu sayede Bursa terminalinden Uludağ’a nasıl geçilebileceğini de öğrenmiş oldum. İleride işime yarayacağı kesin. Umarım sizin de işinize yarar.
Cumartesi sabahı 6:30’da Bursa terminaline vardım. Hava henüz aydınlanmamış ve buz gibi. Uludağ’a nasıl çıkacağıma dair birkaç teorik bilgi var aklımda ancak pratiğe dökebileceğimden özellikle de çevrede kimsenin olmadığı sabahın köründe emin değilim.
BurUlaş terminal şirketi sayesinde terminalden şehrin birçok noktasına ulaşım mümkün. Ancak anladığım kadarıyla direkt Uludağ’a götüren bir halk otobüs hattı yok. Ancak Uludağ’a çıkabileceğiniz noktalara günün çok erken saatlerinden itibaren ulaşımınızı sağlıyor.
Bunlardan ilki ve en turistiği; Bursa Teleferik. Merkezdeki teleferik bölgesinden yaklaşık yarım saat içerisinde sizi ilk durağına yetiştiriyor. Oteller bölgesine de varmanız 1 saati buluyor. Yaklaşık 20 tl gibi kabul edilebilir bir ücret vererek Bursa’yı tepeden seyrederek hedefinize ulaşacak olmak da cabası. Ancak epey soğuk oluyormuş yol süreci, haberiniz olsun.
İkinci seçenek ise Çekirge bölgesinden kalkan dolmuş taksiler. Sırada bekleyen taksiye biniyor ve taksinin dolmasını bekliyorsunuz. Sizin gibi Uludağ yolcuları geldikçe taksi doluyor ve teleferiğe kıyasla görece daha sıkıcı ama daha hızlı yolculuğunuz başlıyor. Yaklaşık 30-40 dk sonra oteller bölgesindesiniz.
Üçüncü seçeneğiniz ise benim de kullandığım Tophane bölgesinden yarım saatte bir kalkan dolmuş minibüsler. 13.50 tl’ye 45 dk’lık bir yolculuk sonrası hedefinize ulaşıyorsunuz.
Ben bu seçeneklerden hangisini kullanacağıma otobüsten indikten sonra bile karar vermemiştim. Burada da imdadıma MKE Ankaragücü takımında profesyonel futbolcu olan Altay Bayındır yetişiyor. Terminalde biraz önümde yürüyen genç arkadaşa derdimi anlatıyorum ve sağ olsun yardımlarını esirgemiyor. Beraber Tophane’ye kadar gidiyoruz. Bu süreçte telefonla Uludağ’a nasıl çıkacağımı ayrıntısıyla öğrenip kafamdaki soru işaretlerini sıfıra indiriyor. Tophane’de dolmuş minibüslerin olduğu yere kadar gelip burada yollarımızı ayırıyoruz. Önümüzdeki hafta Tokat ile maçları varmış. Kendisine ve takımına başarılar diliyor ve yardımlarından dolayı bir de buradan teşekkür ediyorum.
7 dolmuşunu birkaç dakikayla kaçırdığım için önümde yarım saat var. Dolmuş şoförünün hava soğuk bin içeride bekle teklifi soğuktan uyuşmuş bünyem için cezbedici gelse de gezgin tarafım baskın geliyor ve etraftaki gezebileceğim yerleri gezmeye başlıyorum.
Bu konuda da şanslı olduğumu söyleyebilirim. Tophane Şehitliği, Saat Kulesi ve Tophane Hisarı bu bölgede. Biraz da aşağılara doğru inerseniz Ulu Camii de ziyaretiniz için sizi bekliyor.
Kısa sürede hızlı bir tur atıyorum, bunda içime işleyen soğuğun etkisi de büyük. Bursa gerçekten güzel bir şehir. Bunu araçla içinden geçerken yaptığım panoramik geziden edindiklerimle bile söylemem mümkün. Bir gün doya doya gezme imkanı da bulabilirim umarım.
Neyse güya bu yazı Uludağ hakkında olacaktı. Uludağ’a varalım siz okumayı bırakmadan. Uludağ bütçesiyle ilgili bilgiler de vereceğimden devam etmenizi tavsiye ederim tabii. 😉
Saat 08:30 gibi geç kalmış check-inimi yapıyor ve arkadaşlarımın önceki geceden yerleşmiş olduğu odamıza dalıyorum. Kaldığımız hotel; Alkoçlar Zone Hotel. 2. oteller bölgesinde yer alıyor. Kayak pistlerinin hemen dibinde. Takımlarınızı giyip arka kapısından çıktığınız an teleskiler önünüzde. 3 öğün açık büfesi, birçok ücretsiz hizmeti ile tercih edebileceğiniz bir hotel. Geceliği 3 kişilik bir oda için kişi başı yaklaşık 250-300 tl arası.
Hotelin içinde kayak odası var ve misafir kayakçılar için her şey bu odada mevcut. Tabii ki ücretsiz hizmetler arasında değil bu kısım. Kayak için hiçbir şeyimiz olmadığından her şeyi bu odadan temin ettik. Hafta sonu (2 günlük) paketi aldık. Alt-üst kayak kıyafet ve baton-kayak ayakkabısı-kayak setine toplamda 190 tl verdik. Bu sete kask, gözlük ve eldiven dahil değil. Kask ve gözlük zaten almayacaktık. Benim eldivenlerim zaten vardı ancak arkadaşlarımın eldivenleri olmadığından onlar sayesinde eldivenlerin de günlük 15, iki günlük 30 tl olduğunu öğrenmiş oldum. Kısaca hiçbir kayak malzemeniz yoksa bir hafta sonu malzemelerini 220 tl’ye ayarlayabilirsiniz. Gün hesaplanırken telesiyej ve teleskilerin çalışma saatleri baz alınıyor. Yani, sabah 08:30 – akşam 17.00 arasında iki gün boyunca kullanabiliyorsunuz. Birden fazla günlüğüne kiraladığınızda kıyafetleriniz sizde kalıyor ancak kayak takımını hotele her dönüşünüzde teslim ediyorsunuz. Sizin için ayrı bir yerde saklanıyor ve kayak kartınızla ilk seferki gibi ayarlama olmaksızın hızlıca alıp kaymaya başlıyorsunuz.
Kayak odasında size kayak ayakkabılarınızı giydiren ekip çok güleryüzlü insanlardan oluşuyor. Kısa sürede ahbap oluyorsunuz. Kayak ayakkabısı çok hassas bir konu. Mümkünse ayağınıza en uygun ayakkabıyı satın alıp kayak merkezlerine onla gitmek kalanını kiralamak en mantıklısı. Ama profesyonel düşünmeyen bizim gibiler için bu mümkün olmadığından doğru ayakkabıyı seçme kısmında iş sizde ve sizi giydirende bitiyor. 3-4 kez değiştirtmeme rağmen sıkılmadan benim için doğru ayakkabıyı bulan kayak odası çalışanına sevgiler. Sayesinde o kadar uğraştığımıza değdi ve iki gün boyunca sorunsuz bir deneyim yaşadım. Kıyafet seçenek ve bedenlerinin ise çok kısıtlı olduğunu belirtmem gerek. Kendimize uygun bedende istediğimiz gibi kıyafet bulmakta çok zorlandık.
Giyinme işlemini tamamladıktan sonra sıra geliyor skipass yani teleski satın alımına. Burada da fiyatlar hayli uçuk. 2 günlük hafta sonu paketi 160 tl. Geniş kahvaltı, ilk seferki kıyafet-kayak takımı ayarlamaları, alışma süreci derken öğleni bulduğumuzdan 1,5 günlük aldık ve 120 tl ödedik. 20 tl daha depozito verip kolunuza yerleştireceğiniz bir kartla teleskilere kart okutmadan binme şansınız var. Biz bu teklifi değerlendirdik size de öneririz. Eldiven çıkar, kartı okut, geri al, cebine koy, eldivenleri giy sıkıntısından kurtarıyor sizi. Çok da pratik ve algılama sorunu hiç yaşatmadı.
1. otel bölgesinde tepeye telesiyejle ulaşım seçeneği olmasına rağmen 2. bölgede sadece teleski seçeneği mevcut. Grubun kayakçı ikilisi için hayli keyifli olsa da üçüncümüz snowboardçu için hoş bir deneyim olmadığını kalça bel çevresindeki ağrılarından söyleyebiliriz.
Ocak ortası konuşursak kayak pistleri kar kalınlığı açısından rezil durumda. Çoğu pist kapalı, açık olanları da pist boyunca ortaya çıkmış kayalar ve topraklarla dolu. Eğer profesyonelseniz bu aralar pist için ölçümlerinin 1,5 m’ye yaklaştığı Kartalkaya’yı öneririm. Uludağ’daki ölçümlerin pist içi ölçümler olmadığını, bazı noktalarda konuşulabilecek bir kar kalınlığı olmadığını tekrar hatırlatayım. Pistin teleski binme noktalarına yakın kısımları çamur haldeydi ve olmayan kısımları da buz halindeydi.
Hava ilk gün bir yaz günüymüşçesine güzelken ikinci gün rüzgar ve sis sardı kayak pistini. Öğrenmekle geçen ilk günün bu kadar güzel olup da öğrendikten sonraki günün kötü olması da bizim talihsizliğimiz olsa gerek. Yine de elimizden geldiği kadar kendimizi ve şartları zorladık.
Oldukça sakin bir dönemdi ve teleskiler için neredeyse hiç sıra beklemedik diyebilirim. Tatil boyunca olabildiğince her şeye iyi tarafından baktık ve tatilimizi de mutlu mutlu tamamladık. Biraz daha araştırıp Kartalkaya’ya gitmediğimize pişmanız tabii ki. Ama güzel bir hafta sonu oldu bizim için.