Hayat o kadar garip ki…Neyi, nerede yaşayacağın; kiminle, ne zaman tanışacağın hiç belli olmuyor. Kaderinde varsa görüyorsun, yaşıyorsun, tanıyorsun. Mesela, gezilerimin vazgeçilmezi Özgün’le tanışmam tamamen kaderin bir oyunu 🙂
Birbirini daha önce hiç görmemiş, birbirinden tamamen ayrı hayatlar yaşamış olan bu iki insanın yolu İzmir’de kesişti. Peki bu nasıl oldu? Aynı mesleğin farklı şehirlerde temsilcileri için Dokuz Eylül Üniversitesi 2 haftalık bir kurs düzenlemişti. Türkiye’ nin 4 bir yanından yaklaşık 30 katılımcının olduğu bu kursa, Trabzon’dan meslektaşım Ceyda ile katılmıştım.
İki hafta sürecekti bu kurs ama bizi neler bekliyordu? Nasıl insanlarla karşılaşacaktık?
Ağrı escort –
Aksaray escort –
Amasya escort –
İzmir’e vardığımızda ilk hedefimiz konaklayacağımız yer olan Hasan Sağlam Öğretmenevi oldu. Odaya vardığım zaman anladım ki bu şehir bir başka ve bu iki hafta da farklı geçecek…
Deniz manzaralı tek kişilik odalarımızdan ayrılıp üniversiteye geçtiğimizde yabancı bir topluluk bizi bekliyordu. Tanışma evresinde bir iki kişiyle konuşmuş olsak da günün sonunda üniversiteden Ceyda’yla ayrıldık. İşte kader ağlarını o an ördü. Konak’a gitmek için otobüse beklediğimiz sırada kurstan 3 arkadaşımız oradaydı. Tabii ki bunlardan biri de Özgün’dü. Otobüste iyice kaynaştıktan sonra artık 5 kişiydik. İlk güne özel sadece Alsancak ve çevresini gezdik. Sonraki günlerde ise kurstaki arkadaşların katılımıyla neredeyse her yeri 10 kişiyle gezme fırsatı bulduk 🙂 Böylece İzmir’e gelmeden önceki endişelerimin yersiz olduğunu anladım.
Mükemmel ancak çok hızlı geçen 2 haftamızdan geriye kalanları bir araya toplamaya çalışacağım. İzmir, gerçekten kendisine hayran bırakan bir şehir.
İzmir’de Gezilecek & Görülecek Yerler
Kordon – Alsancak: 2 hafta boyunca defalarca gezdiğimiz, gezmekten bıkmadığımız yer. Öyle güzel bir sahil ki olabildiğince geniş, olabildiğince sakin, huzur dolu. Kafelerinde oturmak ayrı güzel, denizi seyretmek ayrı güzel. İster çimlerde otur arkadaşlarınla muhabbet et, ister bisiklet kirala, istersen de sahilde yürüyüşünü yap. Bu sahil sana birçok seçenek sunuyor.
Siyasi partilerin miting yaptığı Gündoğdu Meydanı‘nı da içeren Kordon Boyu’nda en çok hoşuma giden şey insanların birbirine olan saygısıydı. İzmir’de geçirdiğimiz 2 haftanın son günleri Ramazan Ayı’na denk geldi gelmesine ancak ne bizim oruç tutmamız insanlara ters geldi, ne de oruç tutmayanların bir şeyler yiyip içmesi diğer insanları rahatsız etti. Herkes kendi halindeydi. Olması gereken de bu aslında.
İzmir Saat Kulesi: İzmir’in simgesi haline gelmiş bu saat kulesi, Konak Meydanı’nda bulunuyor. Zaten bu şehre geldiyseniz saat kulesini görmeme ihtimaliniz yok 🙂
1876 yılında tahta çıkan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılını kutlamak için 1901 yılında Sadrazam Mehmed Said Paşa tarafından yaptırılan bu saat kulesi İzmir gezisinin olmazsa olmazı. Bu arada kulenin hemen yanındaki miniminnacık Konak Yalı Cami de saat kulesiyle özdeşleşen bir diğer yapı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi: Trabzon’da Uzun Sokak, İstanbul’da İstiklal Caddesi ne ise, İzmir’de de Kıbrıs Şehitleri Caddesi o. Şehirde insan yoğunluğunun en fazla olduğu bölge. Gündüzü, gecesi fark etmiyor; günün her saati yoğun.
Birçok kafe ve restoranın bulunduğu caddede her çeşit insanla karşılaşmak mümkün. Bunun yanı sıra sokak sanatçıları ve çeşitli yollarla para kazanmaya çalışan kişilere de rastlayabilirsiniz.
Alsancak Sevgi Yolu: Los Angeles Hollywood Bulvarı’nın bir benzerini de İzmir’e yapmışlar. Yıldızlarla donatılmış bu yolda ünlü sanatçıların isimleri ölümsüzleştirilmiş. Trafiğe kapalı olan bu caddede sağlı sollu standlar bulunmakta.
Tarihi Asansör: Aralarında 58 metre yükseklik farkı bulunan iki mahalleyi birleştirmek için 1907 yılında Musevi işadamı Nesim Levi tarafından yaptırılan Tarihi Asansör, İzmir’de görülebilecek enteresan yapılardan biri.
Günümüzde asansör çalışır durumda. Asansörü kullanarak yukarı çıktığınızda İzmir manzarası sunan güzel bir kafe sizi karşılıyor.
Dario Moreno Sokağı: Tarihi Asansör’ün bulunduğu sokak. İzmir aşığı olan sanatçı Dario Moreno‘nun evinin bulunduğu bu sokağa İzmir Büyükşehir Belediyesi sanatçının ismini vermiş.
Kemeraltı Çarşısı: Tarihi açık hava alışveriş merkezi desek yanlış olmaz sanırım. Alış veriş yapmanın yanı sıra gezebileceğiniz bir yer olan bu çarşıya uğramışken Kızlarağası Hanı‘nda bir kahve molası verin derim.
Kadifekale: Merkezden biraz uzakta İzmir manzarası yakalayabileceğiniz bir diğer yer bu kale. Kaleden geriye pek bir şey kalmamış. Kale içerilerine girildiğinde eski binalar ve bakımsızlık göze çarpıyor. Sadece zamanınız bolsa buraya uğramanızı öneririm.
Agora Antik Kenti: Çıkarılan eserlerin İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilendiği Agora Antik Kenti’ne giriş müze karta ücretsiz. Müze kartı olmayanlar için ise 10 TL.
Konum olarak öğretmenevine oldukça yakın, merkezi lokasyonda bulunan bu antik kente girmek nasip olmadı. Fotoğraf, Özgün’e aittir.
İzmir Arkeoloji Müzesi: Agora Antik Kenti’nden çıkarılan eserlerin sergilendiği bu müzeye giriş 10 TL. Müze kartlılara ise ücretsiz.
Fotoğraftaki arkadaş, yarışı kazanan bir sporcu. Roma döneminde yarışı kazananların böyle heykelleri yapılıyormuş.
İnciraltı Deniz Müzesi: 2007 yılının Kabotaj Bayramı’nda yani 1 Temmuz’unda açılan bu deniz müzesi gezi sevenler için farklı bir seçenek. Yanlış hatırlamıyorsam 7 TL’ye gezebileceğiniz bu müzede “TCG Ege Fıkateyni” ve “TCG Piri Reis Denizaltısı” nı gezme imkanı buluyorsunuz. Görevliler eşliğinde gruplar halinde gezilen bu müzede özellikle denizaltını gezmek farklı bir histi.
Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi: Kapalı olduğu için giremediğimiz bu müze de İzmir’i gezenler için farklı bir alternatif olabilir. Türkiye’nin 4. oyuncak müzesinde seramik sanatçısı Ümran Baradan’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden edindiği oyuncaklar ve bazı yarışmalarda ödüller kazanan çocukların eserleri sergileniyor.
Seyirtepe: Biraz da karşı tarafa yani Karşıyaka’ya geçelim. Vapurla geçebileceğiniz bu güzel ilçenin sahili ayrı, manzarası ayrı güzel.
Karşıyaka Sahili: Kordon kadar popüler olmasa da Karşıyaka Sahili de ayrı bir güzel.
Zübeyde Hanım Anıt Mezarı: Karşıyaka’ya kadar gelmişken Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Anıt Mezarı’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Urla: Artık yavaş yavaş İzmir’den uzaklaşalım. Güzel ilçelerine ve gezilecek diğer yerlerine doğru geçelim. Onlardan birisi de İzmir’e 35 kilometre uzaklıktaki Urla. Sakin sahili ve denize sıfır restoranlarıyla şehrin kalabalığından uzaklaşmak isteyenler için birebir.
Foça: Günübirlik yaptığımız Bergama – Ayvalık – Cunda Adası gezimizin ilk durağı oldu. Eski ve Yeni Foça olarak ayrılan ilçenin iki bölümü de ayrı güzel. Her ilçesinde olduğu gibi sahili gezilmeye müsait. İnsanları ayrı bir tatlı. Biz grup halinde ara sokaklarda dolaşırken bize “Foça’mıza hoşgeldiniz” diyen teyzeleri hiç unutmayacağım 🙂
Bergama: Foça’da büyülendikten sonra “biraz antik kent görmek lazım” diyerek Bergama’ya doğru hareket ettik. Bir iki cümleyle anlatılamayacak kadar öneme sahip olan bu antik kent hakkında, haddim olmayarak kısaca bahsedeyim 🙂
8500 yıllık tarihe sahip bu antik kent oldukça geniş bir alana yayılmış. Tıp biliminin ilk örneklerinin buradan çıkarıldığı söyleniyor. Bergama Krallığı’na ev sahipliği yapmış şehir, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Aday Listesi’nde bulunmakta.
Teleferik ile çıkabileceğiniz bu antik kentte teleferiğe ödeyeceğiniz ücret 13 TL. Antik kent girişe ise 25 TL. Eğer müze kartınız varsa bedava. Müze kartınız yoksa çıkartmak daha mantıklı 🙂
Kızıl Avlu: Bergama Antik Kenti’ne çıkmadan yol üstünde sağda kalan Kızıl Avlu, Anadolu’nun en önemli dini anıtsal yapılarından biri. Mısır Tanrıları Tapınağı olarak da adlandırılan bu yeri gezi listenize eklemenizi öneririm.
Bergama Müzesi: Buralara kadar gelmişken bu müzeyi de atlamamak lazım 🙂
Çeşme: Aslında burası hakkında çok söylenecek şey yok. Gezmek için değil de tatil için gelen insanların tercihi burası. Çok da güzel bir yer burası 🙂
Alaçatı: Çeşme ilçesine bağlı bir semt olan Alaçatı, rüzgar sörfü ve tarihi taş evleri ile ünlü. Dar sokakları ile mavinin en çok yakıştığı yerlerden biri bence.
Meryem Ana Kilisesi: Son olarak günübirlik turla gezdiğimiz yerlerden bahsederek İzmir Gezi Rehberi’ne son verelim. Turun ilk durağı Meryem Ana Kilisesi.
Kiliseye daha ulaşmadan önce yukarıda görülen büyük Meryem Ana heykeli sizi karşılıyor. Yaklaşık 5-6 kilometre sonrasında ise kilisenin girişine ulaşılıyor. Meryem Ana Kilisesi Hristiyanlar için hac yeri olarak kabul edilmekte.
İçinde fotoğraf çekmenin kesinlikle yasak olduğu bu kiliseye giriş 5 TL. Müze kart geçerli değil.
Maket Köyü: İzmir gezimizin farklı bir durağı da Maket Köy oldu. Konya’nın Akviran Köyü’nün 1950li yıllardaki halini maket haline çeviren Ayhan Çetin, köydeki karakteristik kişileri de köyün içine yerleştirmiş. Üstelik bu kişiler hareket ediyor 🙂
Bu şirin mi şirin maket köyü gezmek 3 TL.
Ayasuluk Kalesi – St. Jean Kilisesi – İsa Bey Cami: St. Jean inanışa göre Ayasuluk Tepesi’nin en yüksek noktası olan yerde İncil’ini yazmış ve dua etmiş. Buradaki kilisenin – bazilikanın onun anısına yaptığı düşünülüyor.
Şirince: Maya takvimine göre 21 Aralık 2012’de kopacak olan kıyamette güvenli bölge olduğu gerekçesiyle gündeme gelen Şirince, Selçuk’a bağlı küçük bir mahalle. Evlerinin mimarı yapısı Safranbolu Evleri’ne çok benzeyen Şirince adı gibi şirin mi şirin bir yer 🙂 Eğer içki içiyorsanız şarapları da meşhurmuş.
Efes Antik Kenti: Ve artık son olarak geldik meşhur mu meşhur Efes Antik Kenti’ne. Kocaman bir alana kurulmuş bu antik kent 1994’te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmış, 2015 yılında ise Dünya Mirası olarak tescil edilmiştir.
Yaklaşık 1.5 saatte gezebileceğiniz bu tarihi eserler topluluğunda birçok ilgi çekici yapı bulunuyor. Hepsini buraya koymak imkansız olduğu için en ilgi çeken “Celsus Kütüphanesi” ni koymayı uygun buldum. İki katlı yapılan bu kütüphanenin zamanında 14000 e yakın kitaba ev sahipliği yaptığı düşünülüyor.
Efes Antik Kenti’ne gelirken müze kartlarınızı daha önceden çıkartarak gelin. Çünkü giriş 40 TL. Bir antik kent için oldukça pahalı. Müze kartınızı da buradan çıkartmaya kalkmayın. Sebebi ise sezonda gelirseniz gişenin çok kalabalık olması.
Son olarak birkaç cümlem Yamaç Evler hakkında olacak. Burası antik kentin içinde ayrı bir bölme ve girişi ayrı olarak ücretli:20 TL. Müze kartın geçmediği bu bölüm insanda merak uyandırmıyor değil. Ama siz de bizim gibi antik yapıların tarihi ile aşırı şekilde ilgilenmiyorsanız sakın ola buraya girmeyin 🙂 Mozaikleri ilgi çekici olsa da diğer yerlerden çok bir farkı yok bence.
Upuzuuuuun İzmir yazımın sonuna geldim 🙂 İki haftada gezilen yerleri bir yazıya sığdırmak çok kolay olmadı elbette.
Çok uzattım ama son olarak;
– Kordon Boyu’nda yürümeden
– Sağlık düşmanı(!) muhteşem kumrudan yemeden
– Efes ve Bergama gibi antik kentlerini gezmeden
– Kemeraltı Çarşısı’nda kaybolmadan
– Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde tur atmadan
– Karşıyaka’ya vapurla gitmeden
İzmir’den geri dönmeyin!!! 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel