Ramazan Bayramının 9 gün olmasını fırsat bilmiş, üç kafadar (bendeniz – Özgün – Bekir abi) Bakü yolunu tutmuştuk. Azerbaycan topraklarında geçirdiğimiz 2 günün ardından trenle Tiflis’e geçmiş, orayı da fethettikten sonra özel dolmuş (5-6 kişilik dolunca kalkan türlerden) tutarak Kutaisi’ye doğru yol almıştık.
Gezimiz süresince güzel olan hava Kutaisi’ye girince bir anda bozuldu, öğle saatlerine doğru oldukça şiddetli yağış bastırmaya başladı. Biz de hostelimiz Mandaria’da mahsur kaldık, moral bozukluğu ile yağmurun dinmesini beklemeye koyulduk. O süreçte yağmur dineceği zaman ne yapacağımız hakkında fikir alış-verişi yapıyorduk. Zaman ilerliyordu ve bir an önce araba kiralamamız gerekiyordu. Hostel sahibinden yardım istedik. Bir telefon görüşmesi yapıp bizi bir otele yönlendirdi. Otele ulaştığımızda bize iki seçenek sundular. Ya 2000 model bir Passat’ı seçecektik ya da direksiyonu sağ tarafta olan Passat’tan birkaç yıl yüksek modelli bir aracı…Trafiği bizim gibi olan Gürcistan’da sıkıntı yaşamamak için Passat’ı kiralamaya karar verdik. Aklımızdaki bir diğer soru da, Gürcistan’daki kiralanan araçların neden bu kadar eski olduğuydu. Tiflis’te de 2010 model Hyundai Getz kiralamıştık.
Oldukça yaşlı arabamızla Kutaisi sokaklarında akşam turu attıktan sonra otelimize döndük. Sabah ilk işimiz Prometheus Mağarası’na gitmekti. Güzel manzaralar eşliğinde Tskaltubo bölgesine geldiğimizde, yolda oluşan bir göletle karşılaştık. Dün yağan şiddetli yağmur bu bölgede birikinti oluşturmuştu.
Bekir abi ve Özgün önde, ben arka koltukta burayı geçip geçemeyeceğimizi tartıştık. Son karar arabanın bu su birikintisini geçebileceği oldu. Araç birikintinin ortalarına geldiğinde ise korktuğumuz başımıza geldi ve araba durdu 😊 Artık çalışmıyordu. Ayrıca birikinti tahmin ettiğimizden daha derindi ve su araç içine az da olsa girmişti. Ne yapacağımız hakkında en ufak bir düşüncemiz yoktu.
Bizi gören diğer araçlar bu yolu kullanmayıp yolunu değiştiriyordu. O ara bir polis aracı da geldi. Çevredekilerle beraber yardım etme istekleri belliydi. Çeki demiri bölümünü kullanarak arabayı çekme fikri en uygun olanıydı. Ancak bir türlü uygun aparat bulunamadı. Fazla geçmeden polis aracı da bölgeden ayrılmıştı. Sonra bizimkilerin aklına arabayı itmek geldi. Bekir abi ve Özgün şortlu oldukları için araçtan indiler ve boşa alınan aracı geriye doğru itmeye başladılar. Bu fikir işe yaramıştı ve araba sudan kurtulmuştu. Hemen arabayı çalıştırmayı denedik, ancak egzoza kaçan su yüzünden bu mümkün değildi.
Bizim araba için uğraştığımızı gören bölgedeki vatandaşlar da yanımızda toplanmaya başlamıştı. Yaşı 14 – 15 olan bir kız iyi İngilizcesi ile bize yardımcı olmaya çalışıyor, büyüklerinin çevirisini yapıyordu. İnsanların bize yardım etme isteği bizde şaşkınlık uyandırmıştı. Gerçekten çok ilgiliydiler. Çevredekilerin de yardımıyla aracın sol ön tekerini toprak bir yükseltiye çıkarttık. Şimdi yapmamız gereken egzozdaki suyu boşaltmaktı. Defalarca denemenin ardından arabayı çalıştırmayı başardık. Bizi bırakın diğer insanlar da en az bizim kadar sevinmişti bu duruma 😊
Artık gidebilirdik. Bölge halkına şükranlarımızı sunup yola çıkacakken farkına vardığımız yeni bir durum moralimizin bozulmasına sebep oldu. Aracımızın ön tarafındaki plaka yoktu. Su birikintisinin oralarda bir yerde olmalıydı. Hemen plaka arayışlarına başladık. Çalışmalara yardımsever gençler de katıldı 😊 Ancak ne kadar bakındıysak da plakayı bulamadık. Durumu arabayı kiraladığımız otele anlatırız diye düşünerek Tskaltubo’dan ayrılmaya karar verdik.
Hedefimiz Prometheus Mağarası idi ama yağmurun etkisinden dolayı Sataplia’ya gitmeye karar verdik. Sataplia yolunda tek tük araçla ve insanla karşılaştık. Bu insanların ortak noktası ise dehşete düşer şekilde arabamızın plaka bölümünü gösteriyor olmalarıydı. Demek ki plakasız araç Gürcistan’da çok sıkıntılı bir durumdu. Aldığımız bu tepkiler bizde de endişe uyandırmıştı. Sataplia gezimiz dönüşü tekrar Tskaltubo’ya uğrayıp plakayı aramanın mantıklı olduğuna kanaat getirdik.
Tskaltubo’ya geldiğimizde göletin sularının epey çekildiğini gördük. Ben gölet başında aramaya başlarken, bizimkiler bize yardım eden ailenin evine doğru yöneldi. Benim çabalarım sonuçsuz kalırken güzel haber Özgün’den geldi. Genç arkadaşlardan biri plakayı bulmuştu 😊 Bir kez daha teşekkürümüzü ederken çekilen fotoğrafları atabilmek adına başta bahsettiğim kızın Facebook adresini aldık. Adının da Marta olduğunu o zaman öğrendik.
Marta ve yanındakilere veda ederken bizi son bir sorun daha bekliyordu. Plaka bizdeydi ancak yerine takılı değildi. Merkeze dönmeden önce bunu halletmeliydik. Bu sefer şansımız yaver gitti ve merkeze varmadan bir sanayi yeri bulduk. Plakamızı taktırdık ve ücret ödemeden merkeze döndük.
Merak eden olur belki diye söyleyeyim, Prometheus Mağarası’na da uğradık. Gerçekten yağmur nedeniyle mağarayı ziyarete kapatmışlardı 😊
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel