2017 yazı İtalya gezisinden Venedik yazısı sonrası kaldığımız yerden devam..Benim gözümden Venedik’i umarım beğenmişsinizdir. Şimdi sırada Roma var 🙂
Avrupa’da, Atina’dan sonra en eski ikinci büyük şehir olan Roma, İtalya yarımadasının ortasında, Tiber (Tevere) ırmağının iki yakasında ve yedi tepe üzerinde kurulmuştur. Tarih boyunca önemi olan bu tepeler şu adları taşır: Capitoliro (Campidoglio), Palatino, Aventino, Celio, Esquilino, Viminale, Quirinale. Ayrıca, alçak üç tepe daha vardır: Gianicolo, Vaticano, Pincio.
Şehir, kuzeydoğudan Sabine, güneyden de Alban dağları ile çevrilidir, denizden 25 km. kadar içeridedir. Tiren Denizi’ne dökülen Tiber nehrinin kıyısındaki Lido di Ostia, Roma’nın hem plajı, hem de iskelesidir.
Ne zaman gitmeli? Ne giyinmeli?
Roma’nın hava durumunun Türkiye’nin batı kesiminden çok da büyük bir farkı yok. Yazın oldukça sıcak, kışın ise İstanbul’da ne derece soğuk oluyorsa burada da durum aynı. Dolayısıyla kıyafet seçiminizi de bu yönde yapabilirsiniz.
‘‘Bütün Yollar Roma’ya Çıkar’’
Roma, daha eski çağlarda, İtalya’nın öteki şehirlerine birçok yollarla bağlıydı. Bundan dolayı «Bütün Yollar Roma’ya çıkar» sözü ünlüdür. Bugün de Roma, güzel, düzgün yollarla, Kuzey ve Güney İtalya’ya, Avrupa’nın büyük merkezlerine bağlıdır. Bu yollardan bir kısmı eski Romalılar’dan kalmadır. Ayrıca, şehrin demir yolu ve hava yolu ile de İtalya’nın öteki şehirlerine, ayrıca Avrupa’ya düzenli bağlantısı vardır.
400 km. kadar uzunluğu olan Tiber (Tevere) ırmağı kuzeyden gelerek, Roma’yı ikiye böler ve güney batıya yönlerek Tiren Denizi’ne dökülür. Bu iki bölüm birbirine eşit değildir; şehrin büyük bir kısmı ırmağın doğu yakasındadır. Birçok köprü iki yakayı birleştirir. Yazın Tiber’in suları azalır, kışın toprak renginde akar, üzerinde ancak küçük tekneler işler.
Roma «eski» ve «yeni» diye ikiye ayrılır. Pincio Tepesi’nden Capitolono’ya kadar uzanan, içine Campo Marzio’yu da alan batı bölgesi «eski» şehirdir. Tarihî anıtların çoğu bu bölgede bulunur. Şehrin doğu kesimi, özellikle XVIII., XIX. yüzyıllarda daha çok gelişen, geniş bulvarlarla, modern yapılarla süslü «yeni» şehirdir.
Roma’nın Tarihî Zenginlikleri
Şehrin her köşesinde tarihî bir zenginlik vardır. Batı kesiminde, Tiber’in öbür yakasında ayrı bir devlet sayılan, Papalık merkezi Vaticano (Vatikan) ile San Pietro Kilisesi bulunur. Ordusu, bayrağı, radyosu, postahanesi, özel demiryolu istasyonu ile «devlet içinde devlet» olan Vatikan Roma’ya ayrı bir özellik verir.
Dünyanın yüzölçümü olarak en küçük ülkesi Vatikan’ı da sınırları içerisinde barındıran Roma, aslında her iki ülkeninde başkenti sayılıyor.
Roma’da yalnız Eski Roma eserleri değil, Yeniçağ’a ait sayısız sanat eserleri de bulunur. Şehrin her köşesinde, eski kiliseler, saraylar, konaklar, ünlü İtalyan sanatçılarının elinden çıkma anıtlarla heykeller vardır.
Gezilecek Yerler
Termini İstasyonu’nu başlangıç noktası alarak anlatmaya başlıyorum J. Termini’nin önünden Kolezyum’a kadar inen caddenin adı Via Cavour. Roma’nın en önemli dini yapılarından biri olan Santa Maria Maggiore Bazilikası da burada yer alıyor. Hikayeye göre, Meryem Ana Papa’nın rüyasına girer ve ona bir kilise inşa etmesini, bu kilisenin yerini de yarın karla işaretleyeceğini söyler. Ertesi sabah yaz ortasında olmalarına rağmen kilisenin bugün bulunduğu yere kar yağar. Kilise Meryem Ana’ya adanır ve her yıl 5 Ağustos’ta kubbesinden beyaz çiçekler serpiştirilerek kutlanır.
Caddenin sonunda tüm ihtişamıyla Kolezyum karşılıyor sizleri. Kolezyum 50bin kişi kapasitesi ile dünyanın en büyük Amfiteatr’ı ve aynı zamanda Dünyanın 7 Harikasından biri. İnşası 8 yıl, açılış törenleri 100 gün süren Kolezyum’un, sadece açılışında 5binden fazla hayvan ve bir o kadar da insan öldürülmüş.Gladyatörler, köleler, suçlular ve savaş esirlerinden seçilerek eğitilir, birkaç müsabakadan sağ kurtulsalar bile 30 yaşına gelmeden, sıkı eğitim şartlarından ve vücutlarında açılan yaralardan dolayı ölürlermiş. Kolezyum’da vahşi hayvanlar gladyatörlerle ya da hayvanlar birbirleriyle dövüştürülür ve bu gösteriler zevkle izlenirmiş. Ayılar günlerce aç bırakılıp sonrasında zırhsız ve silahsız gladyatörlerle dövüştürülürlermiş, oldukça vahşice!
Çok uzun kuyruklar beklememek adına bileti internetten almakta fayda var, ya da bizim gibi kapanışına bir saat kala giderseniz kolaylıkla içeri girebilirsiniz. İçeride hayvanları ve insanları ölüme götüren hücrelerden ve koridorlardan başka pek bir şey bulunmuyor.
Kolezyum’un önünden başlayan ve Piazza Venezia yani Venedik Meydanı’na kadar devam eden cadde Fori Imperiali Caddesi. Bu cadde Roma’nın en ünlü caddelerinden biri. Caddenin son bulduğu Venedik Meydanı’nda sizleri devasa bir anıt karşılıyor. Bu anıt İtalya’nın ilk kralı Vittorio Emanuele II için yaptırılmış. Romalılar bu anıtı şehre hiç yakıştırmamış ve ‘Roma’nın Takma Dişleri’ ‘Düğün Pastası’ gibi alaycı isimler takmışlar.
Burası başkentin ana yollarının birleştiği meydan olduğu için, şehrin merkez noktası kabul ediliyor.
Venedik Meydanı’ndan başlayarak, Piazza del Popolo meydanına kadar devam eden diğer bir ünlü cadde Via Del Corso. Caddenin sonunda yer alan Piazza Del Popolo ise Roma’nın en büyük meydanı. Caddenin sağ tarafında, Roma denilince belkide ilk akla gelen Aşk Çeşmesi, Fontana Di Trevi yer alıyor. Fontana Di Trevi aslında Üç Yol Çeşmesi anlamına geliyor, nedense sadece bizim ülkemizde Aşk Çeşmesi olarak anılıyor Hem gündüzü hem gecesi mutlaka görülmeli.
Çeşmede deniz atlarının çektiği bir deniz kabuğunun üzerinde binmiş Neptün heykeli bulunuyor. İnanışa göre, çeşmeye arkanızı dönüp, sağ elinizle sol omzunuz üzerinden para atar ve dilek dilerseniz, hem dileğiniz kabul olur hem de Roma’ya tekrar gelirsiniz. Senede ortalama çeşmeye atılan para 1milyon 400bin euro civarındaymış ve her sene toplanan bu paralar bir hayır kuruluşuna gidiyor, oradan da ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyormuş.
Via Del Corso Caddesi’nin sonlarına doğru kesiştiği bir diğer ünlü cadde Via Dei Condotti. Bu cadde daha şık, daha lüks markaların yer aldığı, keyifli ancak her daim çok kalabalık bir cadde. Caddenin kalabalık olmasının bir diğer sebebi ise sonunda Piazza Di Spagna yani İspanyol Meydanı’nın yer alıyor olması. Bu meydanın en önemli özelliği İspanyol Merdivenleri’ne ev sahipliği yapıyor olması. 138 basamağa sahip merdivenlerin en tepesinde eski Romalılardan kalma bir dikilitaş ve Trinita Dei Montia Kilisesi bulunuyor. Bence burası Roma’daki en kalabalık ve en boğucu yer, neden bu kadar popüler olduğunu anlamak güç.
Gelelim Via Del Corso Caddesi’nin sol tarafını gezmeye. Burada ilk olarak benim en sevdiğim hatta hayran kaldığım yapı Pantheon geliyor. Bütün Tanrıların Tapınağı anlamına gelen Pantheon, eski Roma’nın en iyi korunmuş anıtı olarak günümüzde varlığını sürdürüyor. İçeriye giriş ücretsiz.
Pantheon, betondan yapılan ve desteksiz olan dünyanın en büyük kubbesine sahip. Aynı zamanda kralların, ressamların ve mimarların gömülü olduğu bir mezar yeri. Güneşli günlerde kubbedeki delikten giren güneş, penceresiz mahzeni aydınlatıyor. Yağmurlu günlerde ise kubbeden giren yağmur damlaları yerde bulunan minik deliklerden dışarı atılıyor.
Kendi başına ayrı bir ülke olan ama Roma sınırları içerisinde bulunan Vatikan var sırada. Vatikan Müzeleri’ne her ayın ilk Pazar günü giriş ücretsiz, kilometrelerce uzanan kuyruk nedeniyle siz siz olun, bırakın ücretsiz olduğu bir günde gitmeyi, biletinizi online almadan kapısına bile gitmeyin.
Burası dünyanın en küçük devleti, Papa tarafından yönetiliyor, toplam 800 vatandaşa sahip. Katoliklerin ibadet merkezi olan Vatikan, Türkiye’ye vize uygulamıyor ancak İtalya’ya giriş yapmak zorunda olduğunuz için her türlü Schengen almanız gerekiyor San Pietro Meydanı Vatikan’ın merkezi kabul ediliyor, San Pietro Bazilikası da hemen burada bulunuyor. Bu kilise dünyanın en büyük kilisesi olma özelliğini taşıyor. Papa vaazlarını bu kiliseden veriyor. Kilisenin kubbesine çıkılabiliyor, buradan Vatikan’a kuşbakışı bakabilir çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz, biz yapamadık siz yapın..
Burada giydiğiniz kıyafete birazcık dikkat etmeniz gerekiyor, kısa şort, etek ya da dekolte giysiler ile bazilikaya girilemiyor. Vatikan Müzeleri, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarını bünyesinde barındırıyor ve birçok müzeden meydana geliyor. Mutlaka görülmesi gereken en önemli bölüm Michelangelo tarafından tasarlanan Sistine Şapeli.
Dikkat: Sistine Şapeli’nin içinde video kaydına ve fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Görevliler sizi mutlaka uyarıyor. Ancak içeriye girdiğinizde görevli uyarana kadar bir miktar kayıt alabilir yada fotoğraf çekebilirsiniz. İçeride gürültü yapmaya da izin yok. Sessizlik önemli.
NOT: Girişin sol tarafında oturmak için bank benzeri yerler vardı. Boş yer varsa mutlaka oturun. Hem dinlenmiş olursunuz hem de etrafı daha detaylı inceleme fırsatınız olur.
Papa’nın askerleri Vatikan’ın kendi ordusu olmadığı için İsviçre’den geliyor, onlarında kıyafetlerini zamanında Michelangelo tasarlamış ve halen aynı kıyafetleri giyiyorlar. Vatikan Müzeleri’ni ve Sistine Şapeli’ni kapsayan bilet fiyatı kişi başı 16€ + 4€’da bileti online aldığınız için ödüyorsunuz. Vatikan Müzeleri, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarını bünyesinde barındırıyor ve birçok müzeden meydana geliyor. Mutlaka görülmesi gereken en önemli bölüm Michelangelo tarafından tasarlanan Sistine Şapeli. Papa’nın askerleri Vatikan’ın kendi ordusu olmadığı için İsviçre’den geliyor, onlarında kıyafetlerini zamanında Michelangelo tasarlamış ve halen aynı kıyafetleri giyiyorlar. Vatikan Müzeleri’ni ve Sistine Şapeli’ni kapsayan bilet fiyatı kişi başı 16€ + 4€’da bileti online aldığınız için ödüyorsunuz.
Roma’da Alışveriş nerede yapılır ?
Roma’da büyük alışveriş merkezleri yerine tarihi sokaklarda yer alan butikler (Mesela İspanyol Merdivenlerinin karşısında bulunan Via Candotti Caddesi) ve lüks markaların mağazaları var. İpek ürünler, ayakkabılar ve çantalar kendine hayran bıraktırıyor. “Roma’dan ne almadan dönülmemelidir ?” diye soracak olursanız : Toscana şarabı, Limoncello içkiler, dağ çilekli turta, zeytinyağlar, rengarenk makarnalar ve pek tabiki magnet, t shirt ve kupalar.
Roma’da gezilecek ve görülecek yerleri tam anlamıyla keşfetmek için en az 3 gün kalmalı. Bu 4 olur, 5 olur tamamiyle size kalmış.
Benim gözümden Roma böyleydi, umarım beğenmişsinizdir 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel