Geziye Nasıl Karar Verdik?
Uzun zamandır Rize’nin yaylalarını gezmeyi hayal ediyorduk. Bu hayalimizin ilkini 1 Mayıs resmi tatilini değerlendirip gittiğimiz Pokut ve Sal Yaylaları’yla gerçekleştirmiştik. Yazısını da daha önce sitede paylaşmıştık, ayrıntıları görmek için tıklayabilirsiniz. Artık sıra Gito ve Badara Yaylaları’ndaydı. Ne zaman gitsek, kimlerle gitsek, Ramazan’da zorlanır mıyız, iftara yetişebilir miyiz diye düşünürken, ani bir kararla tezimizin saha çalışmasında tanıştığımız birbirinden eğlenceli öğrenci arkadaşlarımızla gitmeye karar verdik. Risk almayı sevdiğimizden, kafamızdaki her türlü soru işaretini göze aldık. Gezi ekibimiz bendeniz, gezginimiz Serdar, arkadaşlarımız Esra ve Cansu, öğrenci arkadaşlarımız Nagehan, Masum, Selen ve Rüveyda’dan oluşmaktaydı.
Gezimizde Ulaşımı Nasıl Sağladık?
Pokut ve Sal Yaylaları’na giderken tur tercihimizi Organik Adam’dan yana kullanmıştık. Gito ve Badara Yaylaları’nın yolu Pokut kadar olmasa da onu aratmayacak kadar zor. Bu nedenle özel araçla gitmek yerine yine tur şirketlerinden destek almayı düşündük. Önceki yayla turumuzda sayımız az olduğu için Rize’ye kadar Serdar’ın arabasıyla gitmiş, tura Rize’de katılmıştık. Bu sefer 8 kişiydik ve Trabzon kalkışlı tur bulma ihtimalimiz daha yüksekti. Biz de tercihimizi Instagram’da keşfettiğimiz turlardan biri olan “Turolog”dan yana kullanarak, hemen tur şirketiyle iletişime geçtik. Normalde tur ücreti 100 TL olmasına rağmen, tur şirketiyle pazarlık yaparak kişi başı 80 TL‘ye anlaştık. Sabah 08.00’da Trabzon Meydan’dan tur minibüsüne binerek keyifli bir yolculuğa başladık.
Goboş Köprüsü
Rize’de Çamlıhemşin yolu üzerinde pek çok tarihi köprü görebilirsiniz. Bunlardan birisi Goboş Köprüsü. Pokut’a giderken Şenyuva (Çinçiva) Köprüsü’ne uğramıştık. Tur şirketleri genellikle bu köprüde duraklıyor. Bu sefer rehberimizin de yönlendirmesiyle tur şirketlerinin daha az durakladığı; ama Çinçiva’dan daha güzel ve daha eski bir köprü olan Goboş Köprüsü’nde durduk. Köprünün yanında Yolun Dibi Cafe bulunmakta, dilerseniz burada bir şeyler atıştırabilirsiniz. Biz oruçlu olduğumuz ve gezilerde yemeği hep ikinci plana attığımız için sadece köprüye konsantre olduk. Bol bol fotoğraf çektik, çekildik. Tur, köprüde 15 dakika mola vermişti aslında; ama biz bu süreyi epey aştık 🙂
Gito Yaylası
Goboş Köprüsü’nden sonra sıra zorlu yayla yolunu tırmanmaya gelmişti. Aslında yayla tırmanışı deneyimlerimiz arasında Pokut olduğu için, Gito ve Badara yolu mükemmel bile sayılabilir. Yine de yola özel araçla çıkmamakta fayda var. Her ne kadar yaylada eski bir Tofaş (Kartal) görmüş olsak da tavsiye etmeyiz 🙂
Gito Yaylası’na vardığımızda bizi tulumla karşıladılar. Karadeniz türküleri tulumla daha yüreğe dokunur oluyor. Tulum sesi bir yandan kulağınıza çalınırken, aynı zamanda dağlara doğru manzaraya dalıyor ve anın tadını çıkarıyorsunuz. Tulumcu tulum çalmayı bırakana kadar, olduğumuz yerde kalakaldık. Daha sonra ise hemen salıncak aramaya başladık; çünkü instagramda Gito Yaylası, yüksek dağlara doğru süzülmenize imkan sağlayan salıncakla özdeşleşmiş durumda. Rehberimizin de yönlendirmesiyle salıncağı bulduk. Hozboncuk Dağ Evi‘nin hemen yanında yer alıyordu. Meğer salıncağa binmek ücretliymiş. Kişi başı 3 TL ödeyerek, bol bol fotoğraf çekildik.
Daha sonra manzarayı tepeden seyretmek için tırmanışa geçtik. Çıkabildiğimiz en yüksek noktada zıplayarak fotoğraf çekildik. Manzarayı ve yayla evlerini seyre daldık. Ardından yine farkına varmadan yaylada bize tanınan süreyi aşmış olduk 🙂
Badara Yaylası
Gito Yaylası’ndan sonra Badara Yaylası’na gittik. Yaptığımız bir hata olarak bahsetmek isterim ki, Gito’yu da Badara’yı da Pokut’la kıyaslamaya çalışmamız. Bütün yaylalar, farklı bir özelliğiyle ön plana çıkıyor. Örneğin Pokut, karlı ve dumanlı dağlar ardında gözüken yayla evleriyle… Gito, dağlara doğru özgürce sallanacağınız salıncağıyla… Badara Yaylası, burada bulunan göl ve gölün üzerine yansıyanlarıyla…
Badara’da en çok vaktimizi alan grupça yaptığımız aktivitemiz, göl kenarında zıplamak ve zıplarken fotoğraf çekilmek oldu 🙂 Ortaya harika fotoğraflar çıktı. Bunun dışında yine yaylanın en yüksek noktasına çıkarak etrafı fotoğrafladık. Horon ve Ankara havası oynadık. 1 saat kaldığımız Badara’da grup olarak çok eğlendik, ardından Şimşir Ormanı’na gitmek üzere yayladan inişe geçtik. Yayladan ayrılırken yağmur yağmaya başladı. Bugün şanslı günümüzdeydik. Yaylalarda ıslanmadan eğlenmeyi başarabilmiştik 🙂
Şimşir Ormanı
Şimşir Ormanı, hemen Fırtına Deresi’nin kenarında yer almakta. Orman içinde yürürken dere şırıltısının geldiği yönü takip ederseniz, sizi dereye ve harika bir doğaya çıkaracaktır. Ağaçlar o kadar farklı ki, büyülü bir ormanın içindeymişçesine sizi kendine hayran bıraktırıyor. Daha önce şimşir ağacını çok duymuştum. Dayanıklı ve kaliteli bir tahta kaşık almak istiyorsanız, mutlaka şimşirden olsun derler. Sonra içinde şimşir geçen bir sürü şarkı da var. Ama görünce anladım ki, insan kesmeye kıyamaz bu güzelim ağaçları ve de kıymamalı.
Palovit Şelalesi
Yayla turunun sonunda yine Palovit Şelalesi’ne gittik. Ramazan nedeniyle çok kalabalık değildi. Şelaleye götüren köprü için sıra beklemedik. Ancak şelalenin altına bu sefer şemsiyeyle girdim. Yine de biraz ıslandım, ama şelale altında ıslanmak güzeldir 🙂 Daha önceki Palovit yazımız için tıklayabilirsiniz.
Zilkale
Şelalenin ardından Zilkale’ye geçtik. Daha önce burayı ziyaret ettiğimizden dışarda oturup dinlenmeyi tercih ettik. Aramızda daha önce burayı ziyaret etmeyen arkadaşlarımız da vardı. Biz dinlenirken onlar da yarım saatlik bir sürede kaleyi gezdiler. Sonrasında iftara yetişmek üzere yola koyulduk. Daha önceki Zilkale yazımız için tıklayabilirsiniz.
Gezi Sonu Yemeği: İftarımız
Vakit epey ilerlemişti, artık acıkmıştık. Ezana da çok az kalmıştı. “Yetişebilecek miyiz?” derken yetişemedik. Trabzon Meydan’da Ahmet Usta’da 15 dakika kadar gecikmeli olarak orucumuzu açtık. Tunahan önceden gidip siparişlerimizi vermeseydi, yerimizi tutmasaydı, bu uğurda garsonlarla tartışmayı göze almasaydı, daha da geç girerdik 🙂
Teşekkür
Gezimize ve iftarımıza katılan tüm arkadaşlarımıza, “Turolog”a, Tulumcu Emrah’a teşekkür ederiz. Sizlerle keyifli anlar yaşadık. İnşallah yakın zamanda Avusor Yaylası’na da gidersek, orada da aynı zevki yaşarız 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel
Yorumlar
Cengiz
(28 Mayıs 2018 - 07:50)Ne güzel bir deneyim/paylaşım. Tebrikler
Ceyda
(3 Haziran 2018 - 14:25)Teşekkürler… Umarım daha fazla kişi bu deneyimi yaşar. 🙂