Saraybosna’da geçirdiğimiz güzel bir günün ardından ülkeden ayrılmanın vakti gelmişti. Yeni hedefimiz Sırbistan’ın Novi Sad şehriydi. Her zamanki gibi yol arkadaşım Özgün’ü sabahın erken saatlerinde kaldırdım. Hostelin sahibine elveda dedikten sonra aracımıza geçtik. Heyecanım yine zirvedeydi. Farklı bir ülke görecek olmanın heyecanı…
Hostelin karşısına yokuş aşağı çektiğimiz aracımıza geçtik. Arabayı çalıştırıp yola çıkmamla bir terslik olduğunu fark etmem bir oldu. Yolun ortasında durmayıp biraz daha ilerledim ve sağa çektim. Arabadan inip lastiklere baktığımızda ise az önceki heyecanımız yerini endişeye bıraktı 😊 Çünkü sağ ön lastiğin havası tamamen inmişti.
Ne yapacağımız konusunda en ufak bir fikrimiz yoktu. Yurt dışında arabayla ilk defa sorun yaşıyorduk. Günlerden cuma ve saat sabahın 8’i olmamıştı. İkimizin de lastik değiştirme tecrübesi olmamasına rağmen stepneyi takmak için bir umut bagajı açtık. İkinci şokumuzu o zaman yaşadık. Stepne bölümü bomboştu 🙂
Arabayı çektiğimiz yer bir oto-yıkamacının hemen yanıydı. Erken saatten dolayı kapalı olan işletmenin yardımcı olabilme ihtimali üzerine telefonunu aldık. Telefonunu aldık almasına ancak bizim hattımız yurt dışına açık değildi. Bir umut hostele geri dönüp olayı hostel sahibine anlattık. Telefonunu kullanarak Makedonya’daki kiralama şirketine ulaşıp durumu aktardık fakat kayda değer bir yardım alamadık. Hostelin internetini kullanarak çevredeki lastikçileri haritadan bulmaya çalıştık. Belli belirsiz sonuçlarla kendimizi yine sokaklarda bulduk.
İki kafadar Saraybosna sokaklarını adımlarken karşımıza bir polis aracı ve iki polis çıktı. O an bir umut belirdi. Çünkü polisler bizi bir lastikçiye götürebilirdi. Ama aksilikler yakamızı bırakmıyordu. Polisler tek kelime İngilizce bilmiyordu 😊 Özgün’ün beden dili anlatımı da yeterli olmayınca polislerin yanından ayrılıp ilk belirlediğimiz hedefe doğru yola koyulduk.
Yorucu bir yokuşu çıktıktan sonra ulaştığımız lastikçide de derdimizi anlatmak kolay olmadı. Uğraşlar sonucunda bizi anlasalar da yardım etme konusunda ellerinden bir şey gelmeyeceğini, arabayı oraya getirmemiz gerektiğini söylediler. Boynu bükük bir şekilde oradan da ayrıldık 😊
Vakit ilerliyor biz bir sonuç elde edemiyorduk. İşin bir başka boyutu da daha ağzımızdan bir lokma dahi geçmemişti. Sabahları kahvaltı yapmayınca gergin olan Özgün, yemek düşünecek durumda değildi. Sadece belirsizlikten dolayı endişeliydi. Bu ruh halinde aramalarımız devam ediyordu.
Merkeze döndüğümüzde son bir seçeneğimiz daha vardı. Hosteldeyken iletişime geçtiğimiz bir abimizin önerisiyle yaklaşık 4 km uzaklıkta bir bölgeye doğru yürüyüşe geçtik. Ancak karşımıza lastikçi çıkıp çıkmayacağından emin değildik. Şans bu sefer yüzümüze güldü, 4 saatlik koşturmanın sonunda aradığımız yeri bulmuştuk. Şimdiki sorun ise arabaya nasıl ulaşacağımızdı.
Lastikçi abimiz bizi aracıyla alıp bizim arabamızın yanına gittik. Patlayan lastiğimizi alıp dükkana döndük. Lastiğimizin tamir edilmesinin ardından tekrar aracımıza götürüldük. Lastik yerine takıldıktan sonra nihayet yola çıkabildik.
Özgün’ün kahvaltı yaparak güne başlama hayali suya düşse de, öğlen 1 civarı araba içinde yediği Boşnak böreği onun bir nebze olsun kendisine gelmesini sağlamıştı 😊
Bu arada kaybettiğimiz vakit planlarda değişikliğe gitmemize sebep oldu. Novi Sad yerine rotamızı Belgrad’a çevirdik. Uzun bir yol bizi bekliyordu…
Peki bu vakit kaybı beni Novi Sad’a gitmekten alıkoyabilir miydi???
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel
Yorumlar
ozgun
(23 Şubat 2019 - 17:47)cevap: tabii ki hayır 😀 benim yemek düşkünlüğüme epey bir gömmüş olsan da görmezden geliyorum hadi iyisin 😀 ayrıca kızın kontorlu hattı olduğunu ve kontoru kalmadığından kıza kontor almak zorunda olduğumuzu atlamışssın 😀
Serdar
(23 Şubat 2019 - 18:31)Olay lastikle alakalı olduğu için ayrıntıya girmedim 😛 biz gezelim yeter ki sen ye istediğin kadar 😀
Erdinç Karakullukçu
(4 Mart 2019 - 07:12)Güzel bir anı olmuş 🙂