Gezilerimin olmazsa olmazı aksilikler…Büyük ya da küçük, bir şekilde beni buluyorlar. Ama ne olursa olsun bunlar beni yıldırmıyor. Bir yolunu bulup üstesinden geliyorum.
Lise arkadaşım Samet yaklaşık 1 yıldır beni Adana’ya davet ediyordu. Bir türlü fırsat bulup gidememiş, bulduğum bir fırsatı da Güneydoğu Anadolu’yu gezerek kullanmıştım. En sonunda yine bir fırsat bulup Ocak ayında 4 günlük Adana-Hatay-Mersin gezisi planladım. Ancak daha planlama aşamasında aksilikler kendini gösterdi 🙂 Yolculuktan 1 ay önce çarşamba akşam gidiş, pazar akşam dönüş 120 TL’ye biletlerimi aldım. Ancak sağolsun Borajet firması önce uçuş saatini değiştirdi(1 ay önceden) ve sonra da Trabzon-Adana uçuşlarını “operasyonel nedenler” diyerek iptal etti. Bunun üzerine Pegasus’tan 135TL’ye biletlerimi aldım. Aksilik bununla sınırlı kalmadı tabii ki. Uçuşuma 1 hafta kala, gezinin olacağı perşembe gününe toplantı koyuldu. “Vardır bir hayır” diyerek biletimi cuma gününe aldım. Yaklaşık 60 TL lik değiştirme parasıyla…
Bütün bu olumsuzlukları geride bırakarak cuma öğlen saatlerinde Adana’ya vardım. Trabzon’un soğuğu geride kalmış, Adana sıcak bir gülümsemeyle karşılamıştı beni. Hava alanının dışında Samet ve gezilerimin vazgeçilmezi Özgün beni bekliyorlardı. Grubumuz bu kadarla sınırlı değildi. Üniversite arkadaşım Şahin’le de merkezde buluşacaktık. Toparlayacak olursam; bir lise, bir üniversite, bir de İzmir’den kurs arkadaşımla Adana’yı gezecektik. Yani birbirini tanımayan 3 kişinin ortak paydası benim 🙂 ( Gerçi Samet’le Özgün Trabzon’da tanışmışlardı).
Bu muhteşem dörtlü bir araya gelerek gezimize başladık. Adana merkezini gezmek için yaklaşık 4 saatimiz vardı ama bize 2.5 saat yetti diyebilirim. Artık gezilecek noktalara geçelim.
Adana Gezilecek Yerler
Adana Merkez Parkı: Gezimizin başlangıç noktası oldu. Adana Merkez Parkı, 33 hektar büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük parkıymış. 2004 yılında açılan bu park gördüğüm en temiz parklardan biriydi. Güneyde Sabancı Cami ile son buluyor.
Sabancı Merkez Cami: 1988 yılında inşasına başlanan Sabancı Cami’nin yapımı 10 yılda tamamlanmış. Seyhan Nehri kıyısına inşa edilmiş bu cami, 28 500 kişiye ibadet imkanı sağlaması sebebiyle Balkanların ve Orta Doğu’nun en büyük camisi olarak kabul ediliyor.Bulunduğu konumu ve yüksek minareleriyle şehrin sembollerinden biri olmuş.
Caminin birçok özelliği mevcut. 4 yarım kubbesi 4 halife ve 4 mezhebe, 5 kubbesi İslam’ın 5 şartına, 6 minaresi imanın 6 şartına karşılık gelmekte. 32 metre çapındaki ana kubbe 32 farza, avlusundaki 28 kubbe Kur’an’da adı geçen 28 peygambere, ana kubbedeki 40 pencere Hz. Muhammed’in peygamber olduğu yaşa ve 40 rekat namaza, 99 metrelik 6 minare Allah’ın 99 güzel ismine karşılık gelmekteymiş. İnsan bunları okurken bile hayran kalıyor. Bu arada hatırlatmakta fayda var Türkiye’de 3 yerde 6 minareli cami bulunmakta. Biri ünlü Sultanahmet Cami iken, diğeri Mersin’deki Hz. Mikdat Cami.
Taş Köprü: 2. yüzyılda Romalılar döneminde yapılan Taş Köprü, Dünya’nın taşıt trafiğine açık en eski köprüsü. Seyhan Nehri üzerine kurulu bu köprü aslında 21 gözlü imiş, ancak dolgu sebebiyle 14 gözlü hale gelmiş. Sabancı camii ile karşılıklı olan bu yapı şüphesiz Adana’nın en önemli sembollerinden biri.
Tepebağ Evleri: Tepebağ Mahallesi, Adana’nın en eski mahallesi. Evlerinin mimarisi de bir hayli güzel. Mahallenin cadde kenarında kalan kısmında restore edilmiş evleri görebileceğiniz gibi ara sokaklara dalıp, yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evleri de görebilirsiniz.
Adana Sinema Müzesi: Kapalı olduğu için giremediğimiz bu müzede sinemada emekleri geçen Ali Şen,Şener Şen, Yılmaz Güney gibi Adanalıların bal mumu heykelleri bulunuyormuş.
Atatürk Müzesi: Atatürk, 15 Mart 1923’te eşi ile birlikte Adana’ya geldiğinde Suphi Paşa’ya ait olan bu binada ağırlanmış, 1981 yılında da müze haline getirilmiş.
Adana Adalet Sarayı: “Ne alaka?” diyenler olabilir 🙂 Hemen hemen her gün bir olayın yaşandığı yeri göstermek istedim sadece 🙂
Bebekli Kilise: Giremediğimiz bir diğer yapı oldu. 1880li yıllarda St. Paul adına yaptırılmış olan bu İtalyan Katolik Kilisesi’nin tepesindeki tunçtan yapılmış Meryem Ana heykeli bebeğe benziyor diye kiliseye Bebekli Kilise denmiş. Başka bir rivayete göre bebeği olmayan bir annenin duaları sonrası bebeği olması üzerine bu isim verilmiş. Kiliseye girmek istiyordum ama nasip olmadı. Gitmek isteyenler, Salı,Çarşamba ve Cumartesi saat 14-16:00 arası ziyaret edebilirler. (Dip not: 2016 Ağustos’unda tekrar gidip yine giremedim 🙂 Günü tutturmak önemli.)
Büyük Saat: Türkiye’nin en uzun saat kulesi unvanına sahip olan Büyük Saat 32 metre uzunluğunda. 1881 yılında yapımına başlanan saat kulesi 1 yıl sonra tamamlanmış.
Tarihi Kazancılar Çarşısı: Saat kulesinin hemen yanında bulunan bu çarşıda bakırcı ve kazancılar dışında ihtiyaca yönelik çeşitli şeyler satan dükkanlar da mevcut.
Ulu Cami: Ramazanoğulları Beyliği tarafından yaptırıldığı için Ramazanoğulları Cami olarak da adlandırılan Ulu Cami 1541’de tamamlanmış tarihi bir yapı.
Adana Garı ve Ziya Paşa Bulvarı: Adana Garı’nı mimarisi ve ışıklandırmasını beğendiğim için koydum. Hemen karşısındaki Ziya Paşa Bulvarı ise Adana’nın canlı caddelerinden biri. Kafelerin ve ünlü dükkanların birçoğu burada bulunuyor.
Misis Antik Kenti ve Köprüsü: Hatay’a giderken uğradığımız Misis Köprüsü Adana’ya 45 kilometre uzaklıkta. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Misis’te ayakta kalabilen yapılar bu çevrede toplanmış. 9 gözlü olan bu köprü ve hemen yakınındaki kalıntılar vakti olanlar için görülmeye değer.
Yılankale: Yine Hatay’a giderken uğradığımız Yılankale, Klikya Ermeni Krallığı döneminde yapılmış. Şahmeran Kalesi olarak bilinen bu kale, Ceyhan’a 13 kilometre mesafede. Bu kale hakkında birçok rivayet var. Bazıları ilgi çekici ama buraya yazmak istemedim. Dileyen araştırabilir 🙂
Sabahın köründe gittiğimiz için manzara bir hayli güzel geldi gözümüze 🙂
Adana’da gezilecek yerler arasında Etnografya ve Arkeoloji Müzeleri de bulunuyor. Ancak biz gittiğimizde ikisi de kapalıydı. Tarihi Kız Lisesi‘ni yol üstünde gördük ama buraya koymadım. Adana dışı olarak söyleyebileceğim gezilecek yerler ise Anavarza Kalesi ve Varda Köprüsü. Bunlara zamanımız yetmediği için gidemedik.
Blogumda bir ilk olacak. Yemek-içmek için ayrı bir bölüm oluşturdum 🙂 Gezilerinde yemeğe çok vakit harcamayan biri olarak Adana olunca durum değişiyor :))
Yemek – İçmek de Güzel Şey :))
Bolkepçe Kebap Restoran: Birbirini tanımayan Şahin ve Samet’in birbirinden habersiz olarak önerdiği bu restoran Keresteciler Sitesi’nde bulunmakta. Öyle lüks bir yer beklemeyin ama lezzet konusunda tatmin olacağınıza eminim. Sadece önden gelen mezeler bile fazlasıyla memnun edici.
Buraya geliş amacımız ise tabii ki Adana Kebabı. O kadar atıştırmalıktan sonra öyle de güzel gitti ki anlatamam 🙂 Bu arada kebabın yanında tatlı niyetine tavuk şiş veriyorlar 🙂 Bu lezzet ayranla birlikte yaklaşık 20 TL idi.
Ciğerci Bedo: Taklitleri olduğu için “Başka şubemiz yoktur” yazan Ciğerci Bedo da bu lezzeti tatmak 16 TL civarı. 2 saat öncesinde Mersin’de 2 porsiyon tantuni yediğimiz halde bu ciğerleri midemize indirmemiz fazla zamanımızı almadı 🙂
Eyüp Can Kebap & Lahmacun: Gezimin son gününde Samet’le baş başa(!) yediğimiz bu lahmacunun benim için tek farkı 5 adet gelmesiydi 🙂 Lezzet bakımından geçer not verdiğim bu lahmacunları yemenin maliyeti 15 TL.
Kazım Büfe: Gel gelelim içeceklere…Herkesin blogunda yazdığı bu büfeyi biz de ziyaret edelim dedik. Bir muzlu süt ne kadar güzel olabilirdi ki? Benim gibi süt sevmeyen insanlar bile çok beğeniyormuş. Biz de tattık. Gerçekten de “bir muzlu süt bu kadar güzel olabilir mi?” dedim :)) Üstelik 1 büyük, 1 küçük bardakta veriliyor ve bunun ücreti sadece 5 TL.
Biz 4 kişi olduğumuz için 2 büyük, 2 küçük bardağa 10 lira verdik.
Doktorun Yeri: Adnan Menderes Bulvarı’nda Seyhan Nehri’nin kıyısında bulunan bu küçük işletmeye Samet’in tavsiyesiyle geldik. Günün yorgunluğunu mevsime uygun olarak salep içerek atacaktık.
Aslında salep seven biri değilim. Ama şunu tüm içtenliğimle söyleyebilirim ki hayatımda içtiğim en güzel salep idi. Belki de sunumundan kaynaklıdır 🙂 Salebin yanında damla çikolata ve ceviz veriyorlar. Bunları bir güzel karıştırıyorsunuz 🙂 Ortaya çok güzel bir tat çıkıyor. Salebin fiyatı 5TL. Biz cevizi fazlasıyla sömürdük 🙂
Gel de İçme: Adana’da birçok yerde bulabileceğiniz bu işletmelerde taze meyvelerin suları sıkılarak meyve suyu karışımları elde ediliyor. Ve hepsine de farklı isim veriyorlar.
Biz hepsini denemek adına Atom, Kararsızım ve Elma-limon siparişi verdik. Atom un içinde muz,süt,bal, hindistan cevizi, antep fıstığı, fındık, çikolata gibi çeşitli maddeler var ve ağır bir içecek. 7 TL olan bu karmaşık içeceği çok tavsiye etmiyorum.
Kararsızım Kokteyl dedikleri içecek ise birçok meyve suyunun karışımından elde ediliyor. İzmir’de buna Atom diyorlardı. Fiyatı 5 TL olan bu kokteyli içmek daha mantıklı bence 🙂
Elma-limon gibi seçeceğiniz 2 meyve suyunun karışımı ise 3 TL idi.
Gezmeyle, yeme-içmeyle dolu bir Adana gezisini bıraktıktan sonra ertesi gün Hatay’a yolculuk yaptık. Dolayısıyla diğer yazım Hatay olacak 🙂
Görüşmek üzere…
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel
Biraz da bizden fotoğraf bulunsun 🙂