Yılın (2019) son gezisini komşumuz Bulgaristan’a yaptık. Ülkeyi 8 günde karış karış gezerken planımıza Filibe ile başladık.
Filibe Hakkında
Filibe, başkent Sofya’dan sonra ülkenin en büyük 2. Şehri. Adını Büyük İskender’in babası II. Filip’ten alan şehir, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmış. Camiler ve eski evler Osmanlı tarihini yansıtan en güzel örnekler. Zaten Osmanlı döneminde buraya Anadolu’dan göç ettirilen Türkler, sayıca azalmış olsa da varlığını sürdürmekteler.
İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulmuş bir şehir Filibe. Şehrin içinden geçen Meriç Nehri sayesinde de tam bir tarım kenti. Ayrıca 2019 yılında Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen bir yer burası.
Parkları, güzel caddeleri, kafeleri ile cıvıl cıvıl bir şehir. Bulgaristan adına ilk gördüğümüz şehir olduğu için mi bilinmez, oldukça sevdim ben Filibe’yi 😊
Filibe’ye Nasıl Gidilir?
İstanbul’dan Filibe’ye her gün otobüs ve tren seferleri bulunmakta. Sirkeci Tren Garı’ndan saat 22:00’de kalkan tren Sofya istikametine giderken, Filibe’den geçiyor. Ancak biletleri internetten alamıyorsunuz.
Otobüsle gidecekler için birkaç seçenek mevcut. Biz Metro Turizmi tercih ettik. Gece 23:00’de olan otobüsümüz saat farkıyla beraber sabah 04:00’te otogar önündeydi. Birkaç saat açık olan tren garında geçirmek durumunda kaldık.
Son seçenek de uçakla Sofya’ya geçip oradan otobüs ya da tren seçeneklerini kullanmak. Tabi ki bu seçenek en yorucu ve masraflı olanı.
Filibe Konaklama
KukerINN Guest House: Sabah saatlerinde eşyalarımızı bırakmak için gittiğimizde bir muhatap bulamadık. Kapının üzerindeki telefon numarasını aradığımızda bize bir şifre söyledi ve kapının üzerindeki bölmeden odamızın anahtarını aldık. Güzel, sakin, temiz bir odası vardı. Tek sıkıntı ücrete kahvaltı dahil olmasına rağmen ertesi sabah yine kahvaltıyı bulacak birisini bulamayışımızdı. 2 kişilik ücreti 50 Leva.
Filibe’ye Kaç Gün Ayrılmalı?
Hızlı gezen birisi olarak 1 gün Filibe için yeterli diyorum. Yavaş yavaş gezmek isteyenler için ise 1.5 gün. Daha fazlası olmaz 😊 Asen Kalesi ve Bachkovo Manastırı’na gidecekleri hariç tutuyorum.
Filibe Yemek
Her blog sayfasında Diana (Dayana) adında restoranı görünce biz de gidip görelim dedik. Oturduk, bekledik, bekledik. Garsonlarla göz göze gelmemize rağmen bizimle ilgilenmeyince kalktık 😊 Siz giderseniz bizim için de deneyebilirsiniz.
Banitsa (Baniçka): Kahvaltılarımızın vazgeçilmezlerinden olan Banitsa, peynirli Bulgar böreği. Zaman kaybetmeden geziye başlamak isteyenler için güzel bir tercih olabilir. Yanında çoğunlukla boza tercih edilmekte. Ben bozayı bir kere denedim. İlk yudumdan sonrasını içemedim 😊 Damak zevkime uymadı.
Pizza Lab: Diana olmayınca biz de Kynaz Alexander Caddesi’nde gezerken Pizza Lab’a denk geldik. Hamurunun çeşidi ve malzemelerini sizin belirlediğiniz pizzaya ve içeceklere iki kişi 23 Leva ödedik. Oldukça lezzetliydi.
Filibe Gezilecek Yerler
Antik Roma Tiyatrosu: Listenin başında şehrin de sembollerinden antik tiyatro var. Dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biri olarak kabul ediliyor. Tarihi 1. yüzyıla dayanan antik tiyatro yaklaşık 6000 kişi kapasiteye sahip. Özellikle bir açıdan fotoğraf çekmek ya da çekilmek istemiyorsanız içeriye girmenize gerek yok. Tiyatro dışarıdan da oldukça net görülebiliyor. Tiyatronun giriş ücreti 5 Leva. Biz iki kişi olmamıza rağmen görevli “komşu” diyerek toplamda 5 Leva aldı 😊
Roman Forum: Filibe, Roma döneminden kalma birçok esere ev sahipliği yapmakta. Şehre postane kurulurken fark edilen Forum kalıntıları bunlardan bazıları. Binanın hem sağında hem de solunda kalıntılara denk gelebiliyorsunuz.
Eski şehrin meydanı 20 dönümlük bir alanda kuruluymuş. Forum, antik kentin idari, ticari, dini konularda merkeziymiş. Forumun kuzey doğusunda ise tiyatro olarak kullanılan Odeon bulunmakta.
Cuma Cami: Bulunduğu meydana ismini veren cami, 14. yüzyılda I. Murad zamanında inşa edilmiş. Hüdavendigar Cami olarak da bilinen eser, Avrupa’nın en eski camilerinden biri olarak geçiyor.
Philopopolis Antik Stadyum: Caminin hemen yanında, Knyaz Alexander I Caddesi’nin başlangıç noktasında yer alan stadyum, II. yüzyılda İmparator Hadrian döneminde yapılmış. Yaklaşık 30 bin kişilik kapasiteli stadyumun günümüzde küçük bir kısmı görülebiliyor.
Knyaz Alexander I Caddesi: Filibe’nin en hareketli, en işlek caddesi. Sadece yaya trafiğine açık olan caddede sağlı sollu kafeler, restoranlar, alışveriş mağazaları bulunuyor. Sokak sanatçıları da bu caddeyi tercih ediyorlar.
Together Sign: Knyaz Alexander I Caddesi’nin ortalarında bulunan simge, Filibe’nin 2019 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesi sebebiyle konulmuş. Renkli harflerden oluşan Togerher Sign, fotoğraf için turistlerin favori yerlerinden.
Arkeoloji Müzesi: Konakladığımız yerden Nebet Tepe’ye giderken fark ettiğimiz müze. Giriş ücreti 5 Leva. Tarihe ilgi duyanlar için güzel eserler mevcut.
Şahabettin İmaret Camii: Şehrin kuzeyinde, Meriç Nehri kıyılarında yer alan cami, II. Murat döneminde Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa’nın oğlu Şahabettin Paşa tarafından 1445 yılında inşa edilmiş. II. Bayezid döneminde imarethane (İmaret: Yoksullara yardım için oluşturulan hayır kurumu) haline getirilmiş.
Camiyi geçip kuzeye doğru devam ettiğinizde Meriç Nehri sizleri karşılıyor.
Çifte Hamam: Bir Osmanlı eseri daha. III. Murat döneminde yapılan hamam 1582 yılına tarihleniyor. Günümüzde müze olarak kullanılıyor.
Nebet Tepe: Diğer adıyla Nöbet Tepe. Bir dönem koruma amaçlı gözetleme alanı olarak kullanıldığı için bu adı almış. Üzerinde antik kalıntılar haricinde pek bir şey yok. Tepeden güzel bir Filibe manzarası izleyebilirsiniz.
Herkes tepeye Eski Şehir üzerinden gelirken biz tersini yaptık. Tepeden aşağı doğru Eski Şehir’e doğru indik. Cumbalı evler, Arnavut kaldırımlı sokaklar bizi bir anda geçmişe götürdü.
Etnografya Müzesi: Zengin tüccar Argir Kuyumdzhioglu için 1847 yılında inşa edilen göz alıcı bina, günümüzde Etnografya Müzesi olarak kullanılıyor. 40 binden fazla eserin sergilendiği müzeye giriş ücreti 6 Leva. Fotoğraf çekmek için de 6 Leva isteniyor.
Aziz Konstantin ve Aziz Elena Kilisesi: Şehrin en eski kiliselerinden biri olarak biliniyor. Birçok kez yıkılıp tekrar inşa edilmiş. Şimdiki bina 19. yüzyılın ortalarına ait. İçi oldukça güzel, ancak fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Dış cephede de freskler yer alıyor.
Hisar Kapı: Eski Kent’teki (Old Town) Orta Çağ kapısı. Antik şehrin üç girişinden biri. Kapı çevresinde eski tarihi evler bulunmakta. Bunlardan birisi de fotoğrafın sağ tarafında görülen 19. yüzyıl eseri bina. Günümüzde Tarih Müzesi olarak kullanılmakta.
Balabanov’un Evi: Eski Kent’in (Old Town) güzel simetriye sahip evlerinden bir diğeri. Lamartin’in Evi gibi 19. yüzyılın başlarında yapılmış. Son sahibi tüccar Luka Balabanov’un adıyla anılmakta. Giriş ücreti 6 Leva. İçeride fotoğraf çekmek 5 Leva. Biz sadece dışarıdan gördük.
Mevlevihane: İbadet yeri beklerken restoranla karşılaştık. Girişte hemen sağdaki duvarda binanın geçmişi resmedilmiş. Yapının içi restore edilerek korunmuş. Semahane, eski tip şamdanlar, tavan ve duvar süslemeleri Osmanlı mimarisini ortaya koyuyor.
Lamartin’in Evi: Eski Kent’in (Old Town) en büyük ve en güzel simetriye sahip evlerinden biri olan geçen Lamartin’in Evi 19. yüzyılın başlarında inşa edilmiş. Ev Lamartin’in sanıyorsanız, öyle değil 😊 Fransız yazar ve şair Alphonse de Lamartine, 1833 yılında 3 günlüğüne bu evde kalıyor. Ev sahipleri Lamartine’i çok güzel ağırlayınca, o da bu evden yazılarında bahsediyor ve evin adı Lamartin’in Evi oluyor.
The Assumption of the Holy Virgin Orthodox Church: Mevcut bina 19. yüzyılın ortalarında şehrin ana kilisesi olarak inşa edilmiş. Avlusuna antik bir kapıdan giriliyor. Kilisenin içinde fotoğraf çekmek yasak.
Tsar Simyon Bahçesi: Şehrin en güzel parkı. Tarihi 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. Büyük ağaçlar, güzel yürüyüş yolları, oyun alanları ile huzur dolu bir yer.
Parkın son kısmında büyük bir havuz ve fıskiyeler bulunuyor. Ben denk gelmesem de yaz aylarında Perşembe – Cuma ve Cumartesi günleri saat 21.30 da müzikle beraber fıskiyelerin dansı güzel bir görsel şölen oluşturuyormuş. Haritada Singing Fountains (Şarkı Söyleyen Çeşmeler) diye geçiyor.
Stefan Stambolov Meydanı: Eski Bulgar Başbakanı’ndan adını alan meydan Knyaz Alexander I Caddesi’nde yer alıyor. Güzel mimariye sahip Belediye Binası’nın da bulunduğu meydan, şehrin en önemli uğrak noktalarından.
Free Plovdiv Tour: Belediye binasının önünden başlayan yürüyüş turları yaklaşık 2 saat sürüyor. Mayıs – Eylül aylarında günde 2 kez (saat 11 ve 18’de), Ekim – Nisan aylarında ise günde 1 kez (saat 14’te) olmak üzere her gün turlar gerçekleştiriliyor. Şehrin yerlileri tarafından önemli yerlerin İngilizce anlatıldığı turların sonunda sizden bahşiş bekleniyor. Sitesi için tıklayın.
Kapana: Burası Filibe’nin yükselişte olan popüler bir bölgesi. 2000 li yıllarda tamamen boş ve çok da kullanılmayan bir bölge iken, 2014 yılından itibaren yapılan çalışmalarla eski binalar yenilenmiş, araba trafiğine kapatılmış canlı bir bölge oluşturulmuş. Güzel kafe ve restoranlarla akşam saatlerinde çok daha fazla hareketli oluyor.
Saat Kulesi: Adını Hristo Danov’dan (Bulgaristan’da profesyonel kitap yayımcılığının temellerini atan rönesansçı) alan Danov Tepesi, 16. yüzyıldan kalma bir saat kulesine de ev sahipliği yapıyor. Bu yüzden tepeye Saat Tepe de denilmekte. Kule, Doğu Avrupa’nın en eski kulelerinden biri. Yüksekliği 17.5 metre, taş prizma şeklinde. Tepeden Plovdiv manzarasını seyre dalabilirsiniz.
Alyoşa Anıtı: Sabahın ilk ışıklarıyla şehir adına gördüğümüz ilk yapı (sığındığımız tren istasyonunu saymazsak). Bunardzhik Tepesi’nde (Bunarcık Tepesi) bulunan anıta ulaşmak için parkın içinden biraz tırmanmak gerekiyor. Heykel, 11 metre yüksekliğinde elinde silah bulunan bir Sovyet askeri resmedilmiş. Tepeden bir başka güzel Filibe manzarası sizleri bekliyor.
Filibe’nin dışında olup benim gitmediğim 13. yüzyıldan kalma Asen Kalesi, 11. yüzyıl eseri Bachkovo Manastırı’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Bir de, şehrin 80 kilometre güneyindeki Pamporovo popüler kayak merkezlerden. Kışın Bulgaristan’a gelenler için Bansko’nun alternatifi olabilir.
Filibe haritamı da paylaşayım 😊
Bulgaristan’daki ilk günümüzün ardından North Bus Station’dan (Kuzey Otogarı) kalkan otobüsümüzle başkent Sofya’ya hareket ettik.
Bulgaristan’ı 8 günde gezdiğimiz gezinin özeti için tıklayın.
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel