Bosna-Hersek’teki ilk günümüzde ülkenin güneyinde vakit geçirmiş, günü Mostar’da noktalamıştık. Sabahın ilk ışıkları ile yeni hedefimiz Saraybosna idi. Yollar her zamanki gibi bize en güzel manzaralarını sunuyordu…
Saraybosna, Bosna – Hersek’in başkenti, aynı zamanda da en büyük şehri. Nüfusun büyük çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu şehirde, azımsanmayacak kadar Hırvat ve Sırp nüfusu da bulunmakta. Osmanlıların 15. yüzyılda şehri fethetmesiyle modern görünüme kavuşan Saraybosna, yaklaşık 450 sene Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Uzun ve zengin dini ve kültürel geçmişinden dolayı şehir “Balkanların Kudüs’ü”, “Avrupa’nın Kudüs’ü” gibi isimlerle de anılmaktadır. I. Dünya Savaşı’nın çıkmasına sebep olan Avusturya arşidükü Franz Ferdinand’ın bu şehirde öldürmesi sebebiyle de dünya tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Saraybosna Gezilecek Yerler
Vrelo Bosne: Gezilecek yerlere şehrin dışından başlayayım. Şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir park burası. Doğa sever biriyseniz, buraya bayılacaksınız. Muhteşem bir doğaya, muhteşem manzaralara sahip bir park Vrelo Bosna. Şehrin gürültüsünden uzak, huzur bulabileceğiniz bir yer. Giriş ücreti 2 KM, otopark ise saatlik 2 KM, gün boyu 5 KM.
Umut Tüneli (Tunel Spasa): Bosna Savaşı sırasında kuşatma altındaki Saraybosna’yı Birleşmiş Milletler kontrolündeki havalimanına bağlamak için yapılan 800 metrelik tünel. Dört ay dört günde inşa edilen tünel 1.5 ile 1.8 metre yüksekliğinde, 1 metre genişliğinde. Gıda, insani yaşam malzemeleri ve cephanenin taşındığı tünelde bazı zamanlar aynı anda 1000 kişinin bulunduğu ifade ediliyor. Bahsettiğim işlemler Sırplar tarafından fark edilmesin diye geceleri yapılmaktaymış.
Savaşın ne denli yıkıcı bir olay olduğunu yüzümüze çarpan tüneli ziyaret etmeden önce, vaktiniz varsa girişteki videoyu izlemenizi tavsiye ederim. Zaten tünelin 800 metrelik kısmını gezemiyorsunuz, çok kısa bir yeri ziyarete açık; önceden uyarayım. Bosna’nın tarihine ışık tutan bu tüneli ziyaret etmek 10 KM ya da 5 Euro.
Başçarşı – Sebil: Burası Saraybosna’nın merkezi konumunda yer alan, 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından kurulmuş bir çarşı. Birçok hediyelik eşya dükkanı, kafe ve restoranların bulunduğu çarşıda yabancılık çekme ihtimaliniz çok düşük. Tanıdık yiyecek – içeceklerin yanı sıra bazı esnafların Türkçe bilmesi sizi ülkemizdeymiş gibi hissettirecek. Çevresinde camilerin, han ve medresenin bulunduğu çarşının girişinde ise bir sebil bulunmakta. Fotoğrafta görülen Sebil çarşının sembolü olmuş durumda. Hala kullanımda olan Sebil, Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından 1753’te yaptırılmış. Suyundan içmeyi ihmal etmeyin. Yorulduysanız kafelerin birinde Bosna kahvesi için, Türk kahvesi ile karşılaştırın 🙂 Bu arada aynı Sebil’in bir kopyasının Saraybosna’nın kardeş şehri Bursa’da olduğunu belirteyim.
Ferhadiye Caddesi: Bir ucunda Başçarşı ve Sebil’in (Sarači Caddesi ile başlıyor sokak), diğer ucunda ise Sonsuz Ateş’in bulunduğu şehrin “İstiklal Caddesi” Ferhadiye. Sağlı sollu mağazaların bulunduğu cadde trafiğe kapalı. Caddenin orta bölümünde yerde bir şerit göreceksiniz. Burada “Kültürlerin Buluşma Noktası” yazmakta. Doğuya baktığınızda doğu mimarisini, batıya baktığınızda ise batı mimarisini gördüğünüz söylenmekte. Sarači Caddesi’ne girdiğinizde, sağdaki ilk arada Gazi Hüsrev Bey Cami ve Saat Kulesi’ni göreceksiniz.
Sonsuz Ateş (Vječna vatra): Ferhadiye Caddesi’nin sonunda bulunan Sonsuz Ateş, Saraybosna’nın sembollerinden. II. Dünya Savaşı’nda ölen sivil ve askeri halka ithafen 1946 yılında yaptırılmış. Hiç sönmediği söylense de, Saraybosna kuşatma altındayken yakıt olmadığı için ateşin söndüğü biliniyor.
Latin Bridge (Latin Köprüsü): Hazır konuyu savaştan açtık, tarihe yön vermiş bir köprüden bahsedelim. Miljacka Nehri üzerindeki eski bir Osmanlı köprüsü olan Latin Bridge, Avusturya arşidükü Franz Ferdinand’ın suikaste uğradığı köprü olarak biliniyor. Bu olaydan sonra I. Dünya Savaşı patlak vermiştir.
Bosna Hersek Ulusal Kütüphanesi (Vijecnica Kütüphanesi): Avusturya – Macaristan İmparatorluğu döneminde Belediye Sarayı olarak kullanılan bina, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. II. Dünya Savaşı’na kadar belediye binası, daha sonraları ise kütüphane olarak kullanılan yapı Bosna Savaşı sırasında büyük tahribata uğramış ve içindeki binlerce eser yok olmuştur. Savaş sonrası çeşitli bağışlar ve restorasyon çalışmaları ile günümüzdeki haline kavuşmuş, görkemli bir yapıya sahiptir.
Aliya İzzetbegoviç ve Kovaci Şehitlik Mezarlığı: Şehri kısmen tepeden gören bir konumda bulunan mezarlık, Bosna-Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ve 1992-1995 yıllarında yaşanan Bosna Savaşı’nda ölenler anısına yapılmış.
Sarı Tabya (Yellow Bastion): Artık biraz yukarılara tırmanma zamanı. Kovaci Mezarlığı’ndan tırmanarak çıktığımız bu yer eski bir Osmanlı tabyası. Saraybosna’yı tepeden izleyebileceğiniz manzaraya sahip tabyada bir kafe bulunmakta. Soluklanmak ve şehir manzarasının tadını çıkarmak için güzel bir tercih olabilir.
Beyaz Kale (Bijela Tabija): Sarı Tabya’dan sonra tırmanışa devam… Şehrin ara sokaklarından ilerleyerek geldiğimiz yer Beyaz Kale. Sadece surların kaldığı kale oldukça bakımsız ve ıssız. Ancak Saraybosna manzarası gayet güzel 🙂 Şu sıralar onarımda olduğu söyleniyor. Eğer bizim yürüyüş rotamızı kullanırsanız yol üstünde Visegrad Kapısı‘nı da göreceksiniz. Eski bir Osmanlı eseri ve zamanında şehrin kapısı imiş.
Svzro’nun Evi: Başçarşı’ya yaklaşık 500 metre uzaklıktaki ev, eski Osmanlı evlerinin Avrupa’daki en güzel örneklerinden sayılıyor. Evin en eski bölümleri 17. ve 18. yüzyıldan kesitler sunsa da ev bugünkü halini 19. yüzyılda almış. Giriş 3 KM. Pazar günleri kapalı. Buna benzer birçok ev gezdiğimiz için biz girmedik 🙂
Sacred Heart Cathedral (Kutsal Kalp Katedrali): Ferhadiye Caddesi’nde ilerlerken yönünüze göre sağınızda ya da solunuzda belirecek bu görkemli yapı, neo-Gotik tarzda 1889 yılında inşa edilmiş. İç mimarisinin de görülmesi gereken katedrale, Saraybosna Katedrali de denmekte. Gençlerin buluşma noktalarından biri olan katedralin önünde, Bosna Savaşı sonrası barış mesajı gönderen Papa II. John Paul’a ait bir heykel bulunmakta.
Cathedral of the Nativity of the Theotokos (Meryem’in Doğuşu Katedrali): Saraybosna’nın en büyük Sırp Ortodoks katedrali olan Meryem’in (Theotokos) Doğuşu Katedrali, Balkanların ise en büyük katedrallerinden biri. 1874 yılında yapımı tamamlaman katedrale, zamanın Osmanlı padişahı Sultan Abdulaziz’in sembolik bir bağış yaptığı biliniyor.
Bosna-Hersek Ulusal Müzesi: Yazı-tura sonucu girdiğimiz müze yine Avusturya – Macaristan İmparatorluğu döneminden kalma. 1888 yılında tamamlanan bina, birçok alanda esere ev sahipliği yapıyor. Bosna Savaşı’nda büyük hasar alan müze, şehir merkezinin batısında yer alıyor. Müzenin ziyaret saatleri biraz farklı, o yüzden linki buraya bırakıyorum (tıklayın).
Güzel Sanatlar Akademisi ve Festina Lente: Şehrin güzel binaları hep Miljacka Nehri kıyısında toplanmış. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sırasında ilk ve tek Protestan Kilisesi olarak 1899 yılında inşa edilmiş, 1981 yılında yenilenerek Güzel Sanatlar Akademisi olarak kullanılmaya başlanmış. Binanın önünde yer alan Festina Lente olarak bilinen köprü ise akademinin öğrencileri tarafından tasarlanmış ve 2012 yılında yapılmış. Adı “yavaşça acele” anlamına gelen “Festina Lente” ve Güzel Sanatlar Akademisi şehrin en güzel mimari örneklerinden.
Gallery 11/07/95: Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybeden 8372 kişinin anısına açılmış bir anma galerisi burası. Savaş adına o kadar çok şey gördük ve dinledik ki buraya girmedik. Bosna Savaşı’nı tam anlamıyla öğrenmek isteyenler için ziyaret edilmesi gereken bir yer.
Inat Kuca (İnat Evi): Burası gezilecek değil, yenilecek bir yer 🙂 “Peki, listede ne işi var?” derseniz anlatayım. Bu evin bir hikayesi var. Zamanında Saraybosna’yı işgal eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde nehrin kıyısına görkemli binalar yaptıran monarşi güçleri bir engelle karşılaşır. Evin sahibi evin yıkımına izin vermez ve inat eder. Büyük uğraşlar sonunda ikna olur fakat bir şartı vardır: Evin aynısının nehrin karşı kıyısına yaptırılması. Bu yüzden de eve Türkçe “İnat Evi” denmekte. Günümüzde restoran olarak kullanılan evin yemekleri konusunda bir bilgim yok maalesef 🙂
Hazır yemek konusu açılmışken Saraybosna’da biz ne yedik? Onu cevaplayayım. Cevabım, Balkanlar gezimizin değişmez yemeği Cevabi Köfte 🙂 Mekan olarak ise tercihimizi Miljacka Nehri kıyısındaki Konyalı Ahmet Usta‘dan yana kullandık. Türk ismi görünce dayanamıyoruz 🙂
Bir günde Saraybosna gezisi böyleydi. Sabahın erken saatlerinde kalktığımızda hedefimiz Sırbistan topraklarına girip Novi Sad‘ı gezmekti. Ancak bir sürprizle karşılaşacağımızı tahmin etmiyorduk…
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel
Yorumlar
Ahmet
(17 Şubat 2019 - 15:33)Hakikaten harika bir şehir. Herkesin görmesi gerekir
cengiz
(19 Şubat 2019 - 15:07)eliize sağlık güzel notlar 😉
Serdar
(19 Şubat 2019 - 23:13)Çok teşekkürler 🙂