Her güzel şeyin sonu vardır. Bizim 12 gün süren Balkanlar gezimiz gibi… Artık sona geldik, turun başlangıç noktası olan Üsküp’teyiz.
Üsküp, 2019’un Ocak ayında ismi resmi olarak adı değişen Makedonya’nın (artık Kuzey Makedonya Cumhuriyeti) başkenti, aynı zamanda en kalabalık ve en büyük kenti. Şehir, birçok etnik gruba ev sahipliği yapmakta. Nüfus sırasına göre Arnavut, Roman, Sırp, Türk ve Boşnak gibi azınlıklar Makedonlarla bir arada yaşamakta.
Vardar Nehri’nin ikiye ayırdığı şehir, tarih boyunca birçok imparatorluğun hakimiyetinde kalmış. Ünlü komutan Büyük İskender de bu topraklarda yaşamış. Yaklaşık 500 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kalan Üsküp, son olarak 1991 yılında Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanmış.
Peki, nereden geliyor bu heykel sevgisi? Başkentin görünümünü iyileştirme çabaları adına ortaya atılan “Üsküp 2014” projesinin sonucu bu heykeller. Projenin maliyeti açıklanmasa da analistler 200 ile 500 milyon Euro arasında olduğunu tahmin ediyor. Halk zar zor geçinirken heykellere bu kadar para harcanmasının yanında, ülkede sayıca hiç de az olmayan azınlıkların kültürüne aykırı yatırımların olması toplumun büyük kesiminin rahatsız olmasına sebebiyet vermiş.
Üsküp Gezilecek Yerler
Üsküp, küçük bir şehir. Şehir merkezindeki gezilecek yerler bir hat üzerinde bulunuyor desem yeridir. Yaya olarak gezmek mümkün. Bir günün fazlasıyla yeteceğini düşünüyorum. Diğer bir günü de Matka Kanyonu’na ayırmak mantıklı olabilir. Üsküp’ün akşam görüntüsünü de görmeniz ayrıca bir tavsiyemdir.
Makedonya Meydanı: Şehrin, hatta ülkenin en kalabalık, en canlı ve popüler meydanı burası. Günün her saati hareketli olan meydanın çevresinde kafeler, restoranlar ve mağazalar bulunmakta. Meydanın tam ortasında ise Büyük İskender’in heykeli yer alıyor.
Bu noktada Makedonya tarihi için önemi olan Büyük İskender hakkında kısa bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum.
Büyük İskender, M.Ö. 336 – 323 yıllarında Makedonya krallığı yapmış efsane komutan. Hüküm sürdüğü 13 yıl içinde o zaman bilinen dünyanın yarısını fethetmiş, askeri bilgisiyle ün salmış bir lider. Henüz 33 yaşında vefat eden Büyük İskender’in ölüm nedeni ise hala tartışma konusu.
Taş Köprü: Şehrin ortasında, Vardar Nehri üzerine kurulu köprünün tarihi hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler yer almakta. Doğu Roma İmparatoru I. Justinian tarafından 6. yüzyılda inşa ettirilen köprü, Fatih Sultan Mehmet zamanında tekrar yaptırılmış (ya da onarılmış). Köprünün Fatih Sultan Mehmet’ten önce onarıldığına dair (II. Murat döneminde) farklı kaynaklar da bulunuyor.
Sadece yaya trafiğe açık olan Taş Köprü, eski Türk çarşısı ile Üsküp Meydanı’nı birbirine bağlıyor.
Davut Paşa Hamamı: Taş Köprü’nün yakınlarında yer alan tarihi hamam, II. Beyazıt döneminde sadrazamlık yapmış Davut Paşa tarafından 1489-1497 yılları arasında inşa edilmiş. Günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veren hamam; iki ayrı kapısı olması, kadın ve erkeklerin farklı kapılardan girmesi nedeniyle Çifte Hamam (Double Hamam) şeklinde de adlandırılmakta. Eski Türk çarşısı yanında bulunan İsa Bey Hamamı, Üsküp’te varlığını günümüze kadar koruyan diğer bir hamam. Çifte Hamam adlandırması İsa Bey Hamamı için de kullanılmakta.
Art Bridge (Sanat Köprüsü): Vardar Nehri üzerine kurulu olan köprü Üsküp 2014 projesi eserlerinden. Her bir tarafta 14, ortada 1 olmak üzere toplam 29 heykelin olduğu köprünün 2.5 milyon Euro’ya mal olduğu tahmin ediliyor. Bu köprüyle Taş Köprü arasında yer alan Oko (Göz ya da Medeniyetler) Köprüsü’nde de birçok heykel yer almakta.
Makedonya Arkı (Makedonya Zafer Kapısı – Porta Macedonia): Üsküp 2014 projesinin ilk eseri olan Makedonya Takı, ülkenin kültürü, tarihi ve geleneğinden motifler içermekte. Yüksekliği 21 metre olan yapıda 32 tane rölyef (kabartma) bulunuyor.
Arkeoloji Müzesi: Medeniyetler Köprüsü’nü geçtiğinizde karşınıza çıkan müze, 2014 yılında inşası tamamlanıp, faaliyete başlamış. Üç katlı müzenin her katı tarihe ışık tutan eserlerle donatılmış. Hatırlatmakta fayda var, müzede fotoğraf çekimi yasak. Giriş ücreti 300 MKD.
Üsküp Şehir Müzesi: Burası eski bir tren istasyonu aslında. Temmuz 1963’te meydana gelen ve büyük bir yıkıma sebep olan depremde ayakta kalan yapı, 1970 yılında müzeye dönüştürülmüş. Fotoğrafta görülen saat, depremin meydana geldiği saat olan 05.17’de durmuş.
Rahibe Teresa Evi: Asıl adı Gonca Boyacı olan Üsküp doğumlu Rahibe Teresa, Hayırsever Misyonerler Cemaati’nin kurucusu. Yaptığı iyilik ve yardımseverliğinden dolayı 1979 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Rahibe Teresa adına yapılan bu anı evi 2009 yılında açılmış. Merak edenler için giriş ücretsiz.
St. Clement of Ohrid Kilisesi: Oldukça ilginç bir mimariye sahip kilise, 1972 yılında inşa edilmiş. Kubbe ve kemerlerden oluşması sebebiyle kimi turistler tarafından ilk bakışta camiye benzetilen kilise görülmeye değer yapılardan.
Saat Kulesi: Sultan Murat Cami bahçesinde yer alan kule, 16. yüzyıl Osmanlı eserlerinden. Yüksekliği 37 metre olan kule 1963 depreminde zarar görmüş, üzerindeki orijinal saat tamir bahanesiyle yerinden sökülmüş. Yapılan restorasyon çalışmaları sonrası ancak 2008 yılında İsviçre’den saat getirilerek yerine takılmış.
İshak Paşa Türbesi: Üsküp’ün ilk beylerbeyi olan Yiğit Paşa’nın oğlu İshak Bey, Üsküp’ün fethinde ve sonrasındaki imarında önemli katkısı bulunan bir komutan. “Üsküp Fatihi” olarak da anılan İshak Bey’in türbesi 2014 yılında yapılan restorasyonla günümüzdeki haline ulaştırılmış.
Kapan Han: Uzun yıllar Osmanlı egemenliği altında kalmış Üsküp’te birçok Osmanlı eseri bulunuyor. Özellikle Türk Çarşısı’nın bulunduğu bölgede hanlara, hamamlara ve camilere denk gelebilirsiniz. Kurşunlu Han, Kapan Han, Sulu Han gibi hanlar günümüze kadar gelebilmiş örneklerden.
Üsküp Kalesi: Doğu Roma İmparatoru I. Justinian tarafından 6. yüzyılda inşa ettirilen kale, tarih boyunca birçok doğal afete, kuşatmaya, savaşa maruz kalmış. Üsküp’te 1963 yılında meydana gelen büyük depremde büyük hasar alan kalenin içinde gezmeye dair bir eser bulunmuyor. Giriş ücreti olmayan kaleye turistler özellikle manzarası için çıkmakta. Üsküp’ün armasında ve bayrağında kalenin simgesi bulunduğunu da söyleyelim.
Eski Çarşı: Kalenin hemen yanı başında bulunan çarşı, Osmanlı dönemi çarşılarından. Çarşıya girdiğiniz andan itibaren kendinizi Türkiye’de hissedebilirsiniz 😊
Mustafa Paşa Cami: Kalenin alt tarafında bulunan cami, Yavuz Sultan Selim’in ve II. Beyazıt’ın sadrazamı Mustafa Paşa tarafından 1492 yılında yaptırılmış.
Church of the Ascension of Jesus: İsa’nın Yükseliş Kilisesi, 16. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş bir eser. Farklı mimarisi, ilginç kulesi ile listede kendine yer buldu.
Millenium Cross (Milenyum Haçı): Üsküp ve çevresinden rahatlıkla görülmesi için 2002 yılında Vodno Dağı’nın tepesin kurulan haç, Dünyanın en büyüklerinden. Yüksekliği 66 metre olan bu devasa yapı, Hristiyanlığın 2000. yılı nedeniyle gövde gösterisi amacıyla yapılmış. Buraya ulaşmak için 2011 yılında teleferik hattı kurulmuş.
Tabi ki önce teleferik hattına varmak gerekiyor 😊 Bunun için 8.20 ile 15.20 arasında her yarım saatte bir kalkan otobüsleri tercih edebilirsiniz. Teleferiğin ücreti 120 MKD. Pazartesi çalışmıyor. Bunu bilmeyen Özgün ve ben patika yolu kullanarak tepeye varmaya çalıştık. Oldukça zorlanarak çıktığımız tepedeki manzara ise görülmeye değerdi.
Aziz Panteleimon Kilisesi: Milenyum Haçı yakınlarında bulunan kilise, 12. yüzyıla ait bir Bizans kilisesi. Hemen yanı başında bir cami ve yarım saatte gezebileceğiniz Safranbolu’yu andıran evleriyle meşhur Makedonya Köyü (Makedonsko Selo) bulunmakta.
Matka Kanyonu: Üsküp adına en çok sevdiğim, hatta bayıldığım yer… Şehrin beton istilasından kurtulmak, nefes almak isteyenler için bir yer burası. Kanyon nerede, nasıl gidilir, ne yapılır gibi soruların cevabını bir önceki yazımda uzun uzun anlattım (tıklayın).
Genel olarak Makedonya haritamı da aşağıya bırakıyorum 😊
Üsküp –> İstanbul –> Trabzon…Welcome to Real World 😊
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel
Yorumlar
Cengiz
(22 Haziran 2019 - 13:01)En kısa zamanda gitmek istiyoruz
Serdar
(22 Haziran 2019 - 16:57)Gitmişken Matka Kanyonu’nu gezmeyi unutmayın 🙂