Burdur’da antik kent denildiğinde ilk akla gelen Sagalassos Antik Kenti olsa da, Burdur’un en büyük antik kenti Kibyra Antik Kenti’nin de varlığından haberdar olmak gerekir. Birçok tur şirketi Burdur ve çevresine düzenlediği gezilerde Kibyra’yı es geçse de, Yurdun Gezginleri sayesinde benim de burayı keşfetme fırsatım oldu. Henüz tam anlamıyla tanıtımı yapılmamış olan bu kent sizlere harap olmuş ya da virane görünebilir; ancak kazı ve düzenleme çalışmalarının hali hazırda devam ettiği akıllarda bulundurulmalıdır. Tam anlamıyla açılışı bile yapılmamış olan bu kent çok geniş bir alana yayılmış ve tam anlamıyla bir giriş kapısı, turnike vb. yapılar bulunmamakta. Bu yüzden girişte herhangi bir ücret ödenmemekte, 2020 yılından sonra ücretli olacağı bilgisi verilmekte. Buradan çıkarılan eserler Burdur Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte.

Rehbersiz gidecekler antik kentin neresinden başlamaları gerektiğini bilemeyebilir. Ören yeri bekçisi İsa ERYURT ile haberleşilirse kendisi büyük bir gönüllülükle yardımcı olacaktır. İsa ERYURT’un daha önce yaptırdığı genetik analizlerde genlerinin Romalılara benzediği bulunmuş. Bu yüzden kendisini bu bölgenin yerlisi bir Romalı olarak tanıtıyor. Antik kentin turizme kazandırılmasında da gönüllülük esasıyla çalışan çok büyük emekleri olan birisi. Eğer onun dilinden Kibyra’yı dinlemek isterseniz, tıklayabilirsiniz.
Antik Kenti Gezmeye Başlayalım
Tur otobüsüyle antik kente ayrılan yola girdiğimizde yolun her iki yanında antik kente ait eserleri göre göre antik kentin en üst noktasına kadar tırmanmaya başladık. Tırmanışımız sona erdiğinde de otobüsten inerek antik kentte yürümeye başladık. Bu şekilde yönümüzü yokuş aşağı olarak belirlediğimiz için daha az yorulmuş olduk.

Antik çağda, girişinde “Cesur yürekli insanların yaşadığı, hızlı savaş atlarının yetiştirildiği Kibyra’ya hoşgeldiniz.” yazan kentin nüfusu 80 000’miş ve kentte toplam 30 000 asker bulunmaktaymış. Askeri gücünün yüksek olması nedeniyle çevresindeki diğer antik kentlerin güvenliğinden de sorumluymuş. Kentin içinde bazilika, agora, hamam, stadyum ve müzik salonu bulunmakta. Bu yapılardan en önemlilerini aşağıda anlattım, okuyabilirsiniz.

Odeon Sahnesi ve Meşhur Medusa Mozaiği
Müzik Salonu ve Meclis Binası olarak da bilinen Odeon Sahnesi 3640 kişilik kapasitesiyle dünyanın en büyük odeon binası. Burada antik çağda konserler ve tiyatrolar düzenlenmekte, kent meclisleri toplanmakta, uluslararası mahkemeler yapılmaktaymış. Sahnenin önemli özelliklerinden biri de üç boyutlu 7 ayrı renk kullanılarak yapılmış Medusa Mozaiği’ne sahip olması. Bu özelliği ile dünyada tek olduğu söyleniyor. Yapının dış cephesinde ise geometrik şekillerle döşenmiş bir mozaik daha bulunmakta.

Meşhur Medusa Mozaiği demişken hikayesini anlatmadan geçmek olmaz. Yunan mitolojisinde anlatılanlara göre Medusa aslında çok güzel ölümlü bir kızdır ve Okyanusların Tanrısı Poseidon kendisine aşıktır. Poseidon’un karısı Athena bunu duyunca Medusa’yı ve iki kardeşini gorgona çevirir yani yılan saçlı korkunç yüzlü yaratıklara. Medusa kiminle göz göze gelse onu bakışlarıyla taşa dönüştürmektedir. Athena’nın kötülüğü sadece bu lanetle de bitmemiş üstelik. Medusa’yı öldürmek için de Perseus’la anlaşmış. Taşa dönüşmeden Medusa’yı öldürmek pek kolay olmadığı için Perseus tanrıların desteğini almış, Medusa’nın kellesini koparmış. Ödül olarak da Medusa’nın başını (Caput Medusa’yı tıpçılar iyi bilir) beraberinde götürmüş.

Stadyum
Stadyuma giden yolun kenarlarında gladyatör mezarları bulunmaktaydı. Burası 10000 kişilik kapasitesiyle heybetli bir yapıya sahip. Stadyumda spor müsabakalarının yanı sıra gladyatör dövüşlerine de ev sahipliği yapıyormuş.

Hamam
Kibyra’nın Odeon Sahnesi ve stadyumdan sonra 3. önemli yapısı hamamı. Anadolu’nun en büyük hamamlarından biri olma özelliğini taşıyor. Hamamın alttan ısıtma sistemi mevcutmuş. Hamama kadar gitmişken kenarındaki su borusundan akan antik suyun tadına baktık. Yine bu suyun yakınlarında bir meyve ağacı var, isterseniz meyvelerin tadına da bakabilirsiniz 😀

Agora
Agora, antik çağda Kibyralıların alışveriş yaptığı dükkanların bulunduğu, insanların sohbet ettikleri bir alan. Burasının her iki kenarında sütunlar bulunduğu için Sütunlu Cadde olarak da bilinmekte.

Sütunlu Cadde’nin Ana Cadde ile birleştiği noktada bir kapı bulunmakta. Bu kapı, o kadar görkemli süslemelere sahip ki, sanki bir tapınağın içerisinde yer alan kutsal bir alana giriyormuşsunuz hissi veriyor. Aradan yüzyıllar geçtiği için düşen kapı, kazı çalışmaları sırasında tekrar ayağa kaldırılmış.

Hoşça Kal Kibyra
Saatler süren antik kent ziyaretimiz sonrasında “Hoşça kal cesur yürekli insanların yaşadığı, hızlı savaş atlarının yetiştirildiği Kibyra” diyerek gezimize Salda Gölü ve Lavanta Bahçeleriyle devam ettik.
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel