Pokut Yaylası’na Gitme Kararımızı Nasıl Verdik?
Pokut Yaylası’nın fotoğraflarını, Karadeniz’in birbirinden güzel yerlerinin resimlerini paylaşan Instagram hesaplarında görüp beğeniyorduk. Pokut Yaylası’na giden herkes, aynı yerden aynı açıdan çektiği fotoğrafları paylaşarak gitme isteğimizi biraz daha arttırıyordu. Neden biz de gidip Pokut’u kadraja almıyorduk ki?
Bu sorunun cevabı ulaşımının güçlüğünde saklı. Yayla yolunu aşabilecek nitelikte bir araca sahip olmadığımızdan bu gezimizi aylardır erteliyorduk. Gittiğimizde de fark ettik ki yayla yolu daha önce gittiğimiz yayla yollarıyla karşılaştırınca en zorlu en virajlı yayla yolu. Hatta katıldığımız turun şoföründen edindiğimiz bilgilere göre de yayla yolunda tam 55 viraj bulunmakta. Bize virajları saymamızı tembihlemişti aslında; ama yolda rodeo diğer bir deyişle safari yaparken saymayı beceremedik 🙂 Son aldığımız bilgilere göre biz gittikten sonra 1 ay içinde yayla yolunu düzeltmişler, artık eskisi kadar kötü değilmiş. Macerayı ve zoru sevdiğimizden zorlu yolların bize denk gelmesi pek şaşırtıcı olmadı 🙂
Pokut Yaylası’na Nasıl Gittik?
Instagram’da takip ettiğimiz Organik Adam‘ın (Organica Tour), Rize’nin birbirinden güzel yaylaları için uygun fiyata (50 TL) turlar düzenlediğini görüyorduk. Pokut Yaylası’na çıkabilecek nitelikte bir araca sahip olmadığımızdan hayatımızın belki de en mantıklı seçimini yaparak Organik Adam’dan yana tercihimizi kullandık. 1 Mayıs 2018 resmi tatil olduğu için bu fırsatı kaçıramazdık. Bendeniz, Serdar, Nurdan, Esra ve Sema’dan oluşan gezi ekibimizle yola çıktık.
Tur, Rize’de İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nin karşısındaki sahil yolundan kalkıyordu. Bu nedenle sabahın erken saatlerinde Trabzon’dan Rize’ye kadar “Gezmek güzel şey” site yöneticisi Serdar’ın arabasıyla gittik. Rize’de sahil yolunda Organica Tour’un minibüsüne bineceğimizi zannederken Şamata Tur’un minibüsüne bindik. Meğer iki tur şirketi arasında kayınçoluk varmış ve birlikte çalışıyorlarmış 🙂
Yol boyunca Esra ve Sema, şoförün yanındaki koltukta oturarak, teybin kumandasını ellerinden hiç bırakmadılar. Seçtikleri müziklerle (Karadeniz havasından Ankara havasına) bize keyifli anlar yaşattılar 🙂
Pokut Yaylası Gezimizde Nerelere Gittik?
Şenyuva Köyü (Çinçiva)
Gezimizde ilk durağımız Çamlıhemşin’in birbirinden güzel yöresel evlerinin bulunduğu Şenyuva köyü (eski adı Çinçiva) oldu. Sevdaluk dizisini izleyip de dizinin çekildiği evleri hatırlayanlar, birbirinden şirin evleri gördüklerinde dejavu yaşayacaklar.
Ayrıca burada bölgenin en eski köprülerinden biri olan (yapım yılı 1696) Şenyuva Köprüsü de bulunmakta. Bölgede bu köprünün benzeri pek çok köprüye rastlayabilirsiniz.
Pokut Yaylası
Şenyuva Köyü’nden sonraki durağımız Pokut Yaylası’ydı. Ancak yaylaya tırmanış oldukça zor olduğundan araçların hararet yapmaması için 2 kez kısa süreli molalar verdik.
Yaylaya çıkan minibüslere zorlu yolları aşabilsin diye çift tekerlek takılmış. Bu nedenle ara sıra iki teker arasına taş kaçıp sıkışabiliyor. Bu nedenle şoförümüz ve rehberimiz Muhammed Bey’in tekerden taş çıkarma operasyonu için ufak bir mola daha verdik 🙂
Pokut Yaylası’na vardığımızda herkes, daha önce buraya gelen herkesin yaptığı gibi en meşhur kadraj olan yayla evlerini de içine alan yayla fotoğrafını çekmek ve manzaraya doğru fotoğraf çekilmek için bir yarış içindeydi. Uzun süre fotoğraf çektikten ve çekildikten sonra yemek için Pokut Doğa Konuk Evi‘ne geçtik. Burada çalışan personel sayısının azlığı nedeniyle yemeğin gelmesini 1 saat bekledik. Hatta 3-4 kez siparişimiz unutulduğu için yeniden sipariş vermek zorunda kaldık. Bu sırada yayla ve karlı dağ manzarasını seyrettiğimiz için pek sızlanmadık. Ancak yola çıkarken tedarikli olmakta fayda var; fiyatlar pek uygun değil. 5 kişilik mıhlama, 2 porsiyon dolma (her porsiyonda 4 tane var) ve 1 kase yoğurt için 165 TL hesap ödedik. Salıncaklı hamakta birkaç dakika sallandıktan sonra Sal Yaylası için minibüslere doğru yöneldik.
Sal Yaylası
Pokut Yaylası ile Sal Yaylası birbirine oldukça yakın, yaklaşık 10 dakika sürüyor. Hatta Pokut’tan baktığınızda Sal Yaylası’nı görebiliyorsunuz. Buranın da en az Pokut kadar güzel manzarası ve yayla evleri var. Bol bol fotoğraf çekildikten sonra yayladan inmeye başladık; çünkü bol bol zıplamalı yollar yine bizi bekliyordu 🙂 Dönüş yolunun benim açımdan kârlı yanı, yol kenarındaki komar çiçeklerini şoför beye sormam ve sonrasında arabayı durdurup benim için 1 tane koparması oldu 🙂
Pokut Yaylası’ndan Sal Yaylası’na bakarken…
Zilkale
Zilkale’yi hepimiz daha önce ziyaret etmiştik, giriş de ücretli olduğundan sadece dışardan fotoğraflamakla yetindik, yayla yolunda çok yorgun düştüğümüz için Zilkale Kaledibi Cafe’de dinlenmeyi tercih ettik. Burada yöreye özgü bir meyve olan ligarbadan yapılan meyve suyunu içerek serinledik. Zilkale’yle ilgili ayrıntılı bilgi isterseniz “Gezmek güzel şey” site yöneticisi Serdar’ın daha önceki yazısını okuyabilirsiniz, lütfen tıklayınız.
Palovit Şelalesi
Son durağımız Palovit Şelalesi’ydi. Hayatımda gördüğüm debisi en yüksek olan şelale… Şelalenin dibine inmek için ağaç köprüden geçiyorsunuz. Köprü en fazla 4 kişiyi taşıyabildiği için sıranın size gelmesi için birkaç dakika beklemeniz gerekiyor. Şelalenin dibine indiğinizde ise ıslanıyorsunuz. Suyun yerle buluşması sırasında öyle bir kuvvet açığa çıkıyor ki, fotoğraf makinem kendini korumaya alarak, fotoğraf çekmedi. Ben de cep telefonumu kullandım 🙂 Ancak doğanın tüm güzelliğini bedenen ve ruhen hissetmek ve de ıslanmak çok güzeldi 🙂
Teşekkür
Gezimize eşlik eden tüm arkadaşlarıma ve Organik Adam ekibine çok teşekkür ederim. Gezmek sizlerle güzel…
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel