Yavru vatanda son günümüz…Lefkoşa ve Girne’den sonra sıra Gazimağusa’da. Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra “Gazi” unvanını alan Mağusa, adanın önemli liman, turizm ve eğitim merkezi (Doğu Akdeniz Üniversitesi bu şehirde). Kumsallarıyla da ün salmış şehrin gezilecek yerler listesi ise hemen aşağıda 🙂

Gazimağusa Gezilecek Yerler
Şehrin gezilecek – görülecek yerlerinin büyük bir kısmı “Suriçi” denilen bölgenin çevrelediği alanda kalıyor. Yürüme mesafesinde bulunan bu bölgeyi gezmek çok da yorucu olmayacaktır.
Lala Mustafa Paşa Cami (St. Nicholas Katedrali): Şüphesiz Gazimağusa adına en etkileyici yapı. Kuzey Kıbrıs’taki Gotik mimarinin en güzel örneği olarak gösterilen cami, Lüzinyanlılar döneminde 1298 – 1312 yılında inşa edilmiş. Burası Lüzinyan Krallarının Kudüs Kralı olarak taç giydikleri yermiş. Osmanlıların 1571 yılında adayı fethetmesiyle cami haline getirilen yapıya, Kıbrıs’ı fetheden Lala Mustafa Paşa’nın adı verilmiş. Caminin hemen yanında, katedralin yapımıyla eş zamanlı dikildiği söylenen cümbez ağacı (adını ilk defa duydum 🙂 ) bulunuyor.

Othello Kalesi: Lüzinyanlılar tarafından 14. yüzyılda inşa edilen kale, Mağusa’nın ana girişlerinden biri olarak kullanılmaktaymış. İsminin Shakespeare’in ünlü tragedyası Othello’dan geldiği söylenen kaleye giriş ücreti 7 TL. Ancak içeride kayda değer bir şey bulunmadığını söylemeliyim. Bana göre kalenin dışından görünen kısmı, içine girdikten sonra göreceklerinizden daha fazla tatmin edici 🙂

Tarihi Mağusa Surları: Mağusa şehrini çevreleyen tarihi surlar, Lüzinyanlılar dönemine ait (1192 – 1489). Venediklilerin ada yönetimini ele geçirmesinden sonra, Osmanlılara karşı savunabilmek için Venedik’ten getirilen mühendis tarafından sağlamlaştırılmış. Kıbrıs’ın fethi sırasında 10 ay dayanabilen surların bir kısmı ağır hasar almış, fetih sonrası ise restore edilmiş. Sur duvarlarında 14 kule bulunmakta.

Namık Kemalin Zindanı: Lala Mustafa Paşa Cami’nin hemen karşısındaki alanda bulunan bu zindan, Namık Kemal’in 38 ay boyunca kaldığı sürgün yeri. “Vatan Yahut Silistre” oyunundan sonra buraya sürgün edilen Namık Kemal adına zindanın hemen yukarısında müze oluşturulmuş.

Venedik Sarayı Kalıntıları: Lüzinyalılar döneminde 13. yüzyılda inşa edilen saray, dönemin Kıbrıs Krallarının oturduğu yapıymış. Deprem sonucu büyük bir kısmı yıkılan saraydan günümüze yalnızca iki duvarı gelebilmiş durumda.

St. Francis Kilisesi: Venedik Sarayı yakınlarındaki kilise 14. yüzyılın ilk yıllarında Kıbrıs Kralı II. Henry’nin bağışları ile yapılmış. Günümüzde harabe durumunda.

Cafer Paşa Hamamı: Namık Kemal Meydanı’nda bulunan hamam, 1601 yılında inşa edilmiş. St. Francis Kilisesi’nin avlusunda yer alan yapı günümüzde kafe-bar olarak işletiliyor.

St. George Rum Kilisesi: Lüzinyanlılar döneminde inşa edilen kilise, şehrin ihtişamlı yapılarından biri. Osmanlıların adayı fethederken kullandığı toplardan sonra harabeye dönüşen yapı o günden sonra restore edilmemiş.

St. George Latin Kilisesi: Othello Kalesi’nin hemen karşısında yer alan kilise, 13. yüzyıl Gotik mimari eserlerinden. Suriçi bölgesindeki birçok yapı gibi sadece kalıntıları günümüze ulaşmış.

Canbulat Müzesi: Sur duvarlarında bulunan 14 kuleden biri olan Canbulat, bir deniz müzesi olarak kullanılıyor. Pazartesi olduğu için giremediğimiz müzede, Venediklilere ait askeri ekipman ve eşyalarla birlikte, Kıbrıs’ın fethinde kullanılan silahlar,toplar gibi eserler sergilenmekte. Asıl ismi Arsenal olan kuleye ismini veren Canbulat ise, Kilis Sancak Beyidir. Kıbrıs’ın fethi sırada bu tabyada şehit düşmüştür. Bu konu hakkında, fetih sürerken kafası kopan Canbulat’ın kafasını koltuk altına alıp savaşa devam ettiğine dair bir efsane vardır.
Sinan Paşa Cami (St. Peter ve St. Paul Kilisesi): Günümüzde halka açık olmayan yapı 14. yüzyılda inşa edilmiş, Kıbrıs’ın fethi sırasındaki bombardımana rağmen sağlam bir şekilde kalmış ve Osmanlılar döneminde cami olarak kullanılmış.

Templar ve Hospitaler Kilisesi (İkiz Kiliseler): Kıbrıs Sanat Derneği olarak kullanılan kiliseler, 14. yüzyıla ait dini yapılar. Zamanın Templar ve Hospitaler şövalyelerine ait bu eserler İkiz Kiliseler olarak adlandırılıyor.

Carmelite Kilisesi: Suriçi bölgesinin kuzey – batı bölgesinde bulunan kilise, 1324-1366 yılları arasında inşa edilmiş güzel ve sade bir yapı. Biz gittiğimizde yanındaki Ermeni Kilisesi ve St. Anne Kilisesi ile birlikte restorasyon halindeydi.

Kapalı Maraş: Burası Kıbrıs’ın “Hayalet Şehri”. Kıbrıs Harekatı ile TSK kontrolüne geçen bölge, anlaşmalar sonrası yerleşime ve iskana kapatılmış. Zamanın en modern ve lüks turizm bölgelerinden olan Maraş (Varosha), o günden sonra tamamen kaderine terk edilmiş. Günümüzde bölgeyi ziyaret yasak. TSK mensuplarının giriş izni olduğu söylense de, asker olan arkadaşımın ziyaretine bile izin verilmedi. Rütbeli askerler ve özel izinli kişiler bu harabe halindeki alanı gezebiliyor. Hemen yanı başındaki güzel plajdan hiç olmazsa bir kısmını görme imkanınız bulunmakta.

Petek Pastanesi: Belki de şehrin en ünlü kafesi. Gazimağusa adına yazılan çoğu blogda ismine rastlayabileceğiniz pastane, Suriçi bölgesinde bulunuyor. Güzel tatlılarıyla ün salan pastanenin fiyatları ise ünüyle orantılı 🙂

Yogohamy Frozen Yogurt: İsmet İnönü Caddesi’nde bulunan bu kafeyi, benim için ilk olmasından dolayı yazıyorum 🙂 Hayatımda ilk defa “frozen yoğurt” yemek Kıbrıs’a nasip oldu. Donmuş yoğurdun üzerine seçtiğiniz meyvelerin, kuruyemiş ve sosların konulmasıyla oluşan bir tatlı kendileri. Ağırlığına göre ücret ödüyorsunuz. Gittiğimiz yerde tatlının ağırlığını bilene tatlı bedavaydı. Tabi yüzde bir ihtimal olduğu için bilemedik 🙂

Şehrin kuzeyinde de gezilecek yerler mevcut…
Salamis Antik Kenti: Kuzey Kıbrıs adına gezdiğim tek antik kent olan Salamis, şehrin kuzeyinde yer alıyor. Tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Salamis’teki birçok kalıntı Romalılardan kalma. Girişin 10 TL olduğu antik kenti öğle saatleri haricinde gezmenizi tavsiye ediyorum. Zira, ben dik gelen güneş ışınlarına epeyce maruz kaldım 🙂 Gölge bir alanın da olmadığını hatırlatayım.

St. Barnabas Manastırı – Arkeoloji ve İkon Müzesi: Hristiyanlığın Kıbrıs’ta yayılması için uğraşan Aziz Barnabas, soydaşları tarafından öldürülüp cesedi öğrencileri tarafından bulunmaması için saklanmış. Olayları izleyen öğrencileri cesedi alıp Salamis’in batısında bir ağacın altındaki yeraltı mağarasına gömmüşler ve göğsüne de Barnabas’ın yanında taşıdığı ve kendisinin yazdığı St. Mathews’in incilinin kopyasını yerleştirmişler. Olaydan yaklaşık 400 yıl sonra piskopos Anthemios rüyasında mezarın yerini görmüş ve mezar açtırılmış. Aziz Barnabas’ın mezarının bulunduğu yere 477 yılında manastır inşa edilmiş. Manastır içinde çeşitli eserlerin sergilendiği bir müze yer alıyor.

Kral Mezarları: Manastırın hemen yakınlarındaki kral mezarları, M.Ö. 8. yüzyılda yapılmış. İlgisi olanlar için bir ziyaret noktası olabilir.

Silver Beach: Kıbrıs’a gelmişken denize girmeden ayrılmak olmazdı. Zaman kalsaydı Karpaz Adaları’na gidecektik fakat tercihimizi Gazimağusa’dan yana kullanmak durumunda kaldık. İlk gittiğimiz yer olan Silver Beach daha sezonu açmamıştı 🙂

Glapsides Beach: Silver Beach’te kimseleri bulamayınca hemen yanındaki Glapsides Beach’e yöneldik. Az sayıda kişi de olsa burada yüzen insanlar mevcuttu. Deniz ise çok sığ olmasına rağmen idare ederdi 🙂

Gazimağusa’daki deniz sefamız sonrası adaya vedamızı yaptık. Bu vesileyle bana yoldaş olan lise arkadaşlarıma tekrar teşekkür ederim 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel