Erzincan’da Bir Hafta Sonu

Doğu Anadolu Bölgesi’nin güzide şehirlerinden Erzincan, tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan önemli bir il. Mengücek Beyliği’ne başkentlik yapmış, Hitit, Urartu, Pers, Med egemenliklerini görmüş bir kent.

Fırat Nehri’nin kuzeyinde, dağlarla çevrili olan Erzincan dokuz ilçeye sahip. Şehrin merkezinden ve bazı ilçelerinden bahsetmeye çalıştım.

Erzincan Merkez

Girlevik Şelalesi: Erzincan’ı araştırana kadar şehirde böyle güzel bir şelale olduğunu bilmiyordum. Merkeze yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan şelale, 35 metre yükseklikten ve birçok koldan dökülüyor. Şelalenin bulunduğu alan mesire yerine çevrilmiş. Alanda bir de restoran mevcut. Ayrıca Şelalenin döküldüğü yere tırmanmak mümkün. Ancak bence tırmanmaya gerek yok.

Girlevik Şelalesi

Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla kış mevsiminde de suyun donmasıyla çok güzel görüntüler ortaya çıkıyor.

Ekşisu Mesire Alanı: Doğal maden suyunun çıktığı mesire alanı şehir merkezine 11 kilometre uzaklıkta. Herhangi bir giriş ücreti yok. Yakın olduğundan şehrin yerlileri tarafından tercih ediliyor. Alanda restoranlar ve çay bahçesi de bulunuyor.

Ekşisu

Ergan Dağı Kayak Merkezi: Türkiye’nin en uzun kayak pisti Ergan Dağı Kayak Merkezi. 2970 metre yükseklikteki kayak merkezi, şehir merkezine yakınlığı ve kolay ulaşımı ile de kayak severlerin gözdesi durumunda. Ulaşım için taksiler haricinde Yaylabaşı otobüslerini de kullanabilirsiniz. Ben yaz döneminde gelmiş, göl ve dağ manzarası fotoğraflamıştım.  Şöyle bir kayak merkezlerinin listesine ve fiyatlarına baktım da; Ergen Dağı Kayak Merkezi’nin fiyatları diğerlerine göre oldukça pahalı imiş 😊 Fiyatlar için tıklayın.

Ergan Dağı

Esentepe Sosyal Tesisleri: Erzincan’ı tepeden seyretmek isteyenler için adres burası. Gün batımı izlenmesi tavsiye ediliyor. Tesislerde inşaat çalışmaları devam ediyormuş, bittiğinde güzel şeyler olacağını umuyorum.

Sosyal Tesisler

Atatürk Parkı: Genellikle her şehirde bulunan parklardan biri. İçinde piknik yapmaya elverişli alanlar ve lunapark bulunuyor. Pek bir esprisi yok.

Atatürk Parkı

Terzibaba Cami ve Külliyesi: İlginç mimarili camileri ayrı seviyorum. Minaresi farklı, içi apayrı. Yapımına 1992 de başlanıp mali sıkıntılar nedeniyle 10 yıl sonra açılan cami, 7000 kişi kapasiteli. Tek bir kubbe altında ise 4000 kişiye hizmet veriyor. Minareleri kılıçtan esinlenerek yapılmış ve kılıçların keskin uçları kıble yönünde.

Terzibaba Cami

Modern caminin iç mimarisi de farklı. Minberi, mihrabı, içindeki havuzuyla ziyarete değer bir cami.

Terzibaba Cami

Erzincan Belediyesi Kültür Evi: Kültür Evi, Erzincan’ın iki önemli caddesi olan Halit Paşa ve Ordu Caddelerinin kesişiminde bulunuyor. Binanın hemen önündeki parkta 17 Türk büyüğünün büstü ve bayraklar yer alıyor.

Tercan

Mamahatun Kervansarayı: Selçuklu dönemi eserlerinden kervansarayın ne zaman yapıldığı bilinmese de 13. yüzyıla ait olduğu düşünülüyor. Günümüze kadar birçok kez onarım gördüğü için özgünlüğünü yitirdiği söylenen yapı, gittiğimizde restore haldeydi. Etraf maalesef biraz bakımsız. Kervansarayın yakınlarında Mamahatun Türbesi bulunuyor.

Mamahatun Türbesi

Tercan ilçesine bağlı Üçpınar Köyü sınırlarında bulunan Abrenk Vank Kilisesi de ziyaret edebilecek yerlerden bir tanesi.

Otlukbeli

Otlukbeli Gölü: Bugüne kadar gördüğüm en değişik ve güzel göllerden biri diyebilirim. İlçe merkezine 7 kilometre uzaklıktaki göl, maden sularının oluşturduğu set gölü olarak geçiyor. Bu özelliği ile de dünyada tek. Fay kaynağındaki oluklardan çıkan sıcak su demir ve kükürt içerdiğinden kırmızı bir görüntü oluşuyor. Bu eşsiz güzellik uzakta yer aldığı için, çoğu kişi tarafından bilinmiyor.  Göl yakınında Otlukbeli Savaşı Şehitleri için bir şehitlik bulunuyor.

Otlukbeli Gölü

Kemah

Kemah Kalesi: Kemah’a hakim bir tepede kurulu olan kalenin yapılış tarihi ile kesin bir bilgi bulunmuyor. En kabul gören, MÖ 200 lü yıllarda Arzak Kralları tarafından inşa edildiği. Tarih boyunca defalarca kez el değiştiren Kemah Kalesi, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim’in fethi ile birlikte Türk hakimiyetine geçmiş.

Kemah Kalesi

Günümüzde kaleden geriye pek bir şey kalmamış, oldukça bakımsız. Ancak Kemah manzarası için çıkılabilir.

Kemah

Gülabibey Cami: Emir Gülabibey tarafından 1454 yılında yaptırılmış. Cami kare planında inşa edilmiş, öndeki kısım sonradan eklenmiş. İç mekanda ahşap destekli ve ahşap örtülü caminin yapımında moloz ve kesme taş kullanılmış.

Gülabibey Cami

Sultan Melik Türbesi: Sultan Melik, Anadolu’nun fethi için Selçuklu hükümdarı Alparslan tarafından görevlendirilmiş. Kemah ve çevresindeki bazı yerleri ele geçirip Mengücek Beyliğini kurmuş. Sekiz köşeli ve tuğla duvarlı türbesi, Karasu Nehri’nin kenarına inşa edilmiş. Türbenin içinde Sultan Melik’in mumyasının ve 5 mezarın bulunduğu söyleniyor.

Sultan Melik Türbesi

Kemaliye

Karanlık Kanyon: Bu şehre gelmemin başlıca sebebi olabilir. Karasu Nehrinin oluşturduğu kanyon yaklaşık 9 kilometre uzunluğunda. Kanyonda tekne turu ve zipline gibi aktivitelerin yanında, adrenalin tutkunları için Base Jump ve Wingsuit atlayışları yapılmakta.

Karanlık Kanyon

Kanyonun yanında efsane bir yol var. Adı Kemaliye Taşyolu. Yapımı tam 132 yıl sürmüş. Bu kadar uzun sürmesinin sebebi de bölge halkı tarafından ilkel aletlerle yapılmış olması. Yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki yol, bolca (38 tane) tünele, viraja ve uçuruma sahip. Bu haliyle “dünyanın en zor yollarından biri” olarak kabul ediliyor.

Kemaliye Mani Yolu: Eski adı “Eğin” olan Kemaliye’de, Osmanlı döneminde eşleri gurbete giden kadınların eşlerine olan özlemleri için yazdıkları dizeler Mani Yolunda ölümsüzleştirilmiş. Yolun devamında birçok Türk bayrağının bulunduğu 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Tepesi bulunuyor.

Mani Yolu

Lökhane Restoran: Kemaliye’de otantik bir işletme burası. İçeride dut ve cevizin ezilmesi ile hazırlanan 300 yıllık lezzet Lök tatlısı yapılıyor. Bunların haricinde yöresel lezzetleri de deneyebiliyorsunuz. Lök tatlısını çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Herkesin damak zevki farklı sonuçta, değil mi? 😊

Lökhane

Lökhane’nin yanındaki aktif değirmeni de görmeyi ihmal etmeyin.

Kemaliye

Tepe Ev: İlçede yer alan bu ilginç ev, iki emekli öğretmenin kendi çabalarıyla ortaya çıkmış. Kayalığın tepesine inşa edilen ev, yoldan geçen herkes gibi bizim de dikkatimizi çekmeyi başardı.

Tepe Ev

Apçağa Köyü: Herkesin bildiği “Orada bir köy var, uzakta. O köy bizim köyümüzdür.” dizelerinin yazıldığı köy burası. Ahmet Kutsi Tecer tarafından babasının köyü için yazılmış bu şiir.

Apçağa Köyü

Köy turistik hale getirilmiş. 200 – 300 yıllık bazı ahşap evler koruma altına alınmış. Köyde şair Ahmet Kutsi Tecer adına bir kültür evi bulunuyor.

Ocak Köyü: İlçeye bağlı bir turistik köy daha. “En temiz köy” seçilen Ocak Köyü, içinde barındırdıkları ile ziyaretçilerini şaşırtıyor. Tarih müzesi, kültür merkezi, tiyatro salonu, hamam ve helikopter pisti bunlardan birkaçı. Müzenin önünde heykeli bulunan Hızır Abdal Sultan’ın türbesi de köyün içinde yer alıyor.

Ocak Köyü

Erzincan için hazırladığım gezi haritamı da buraya bırakıyorum.

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Bir Yorum Yazın

Yazar: Serdar

Küçüklüğümden beri babam sayesinde ekonomik tatiller yaptık. Büyüdükçe babamın izinden gitmeye çalışıyorum :) Bugüne kadar kendime göre çok yer gezdim ancak bunları bloga yazma fikri arkadaşların ısrarı sonucu oluştu. Gezmek güzel şey, hayat gezince güzel :)