Antik kentleri gezmeyi severim. Geçmişi düşünür, insanların buralarda nasıl yaşadığını hayal ederim. Her ne kadar çoğu birbirine benzese de hepsi farklı bir his bırakır bende. Öyle ki; günümüze kadar bozulmadan gelen antik kentleri görmek için can atarım 🙂 Hatta rotamı bile oraya doğru çevirebilirim. Ki öyle de oldu zaten…
Ailemle Adana ve İstanbul’daki düğünler için çıktığımız uzun yol macerasını gezi fırsatına dönüştürmüştük. Kapadokya’dan Adana’ya gitmeyi, sonra da Antalya üzerinden Çanakkale – Bursa tarafını gezmeyi planlamıştık. Tabii ki bu kadar yol gidilirken araya bir yer sıkıştırmak lazımdı. O yer de Sagalassos Antik Kenti oldu.
Antik kente varmadan önce Ağlasun ilçesine girişimizi yaptık. Yaklaşık 8 bin nüfuslu bu küçük ve şirin ilçenin giriş kapısı ilgimizi çekti 🙂
Sagalassos, Burdur’un Ağlasun ilçesine 7 kilometre uzaklıkta, yaklaşık 1500 metre yükseklikte Ağlasun Dağı eteklerine kurulmuş. İnsanların bu dik yamaçları seçmesinde güvenlik kaygısı ve suyun bolluğu etkili olmuş. Gerçekten gezdiğim en yüksek rakımlı antik kent oldu.
Antik kentin girişi 10 TL. Müze kart sahiplerine ise ücretsiz. Gezi için 1.5 ile 4 saat arasında değişen 3 farklı rota oluşturulmuş. Biz zamanımıza ve gezi tarzımıza en uygun olan 1.5 saatliği seçtik 🙂
Tarihte bir çok kez el değiştirmiş bu antik kenti gezmeme sebep olan ise bir fotoğraf. Nette Sagalassos’u araştırınca muhtemelen karşınıza o fotoğraf çıkacaktır 🙂 Bende fazlasıyla merak uyandıran bu fotoğraf antik kentte uğrayacağınız ilk yer olacaktır. Bu yerin adı ise Antoninler Çeşmesi. Bu çeşme, M.S. 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius (Anıtsal mezarını Olimpos’ta görmüştüm 🙂 ) tarafından imparatorluğun prestij göstergesi olarak inşa ettirilmiş. Günümüze kadar gelmiş diyebilmek isterdim ama son halini restorasyon neticesinde almış. Bu haliyle de oldukça ilgi çekici ve güzel.
Bir de bu antik kenti özel kılan bir özelliği var. Dünyanın en yüksek rakımlı antik tiyatrosu Sagalassos’ta bulunmakta. Zamanımızın kısıtlılığı ve tiyatronun uzaklığı sebebiyle fotoğrafını uzaktan çekmeyle yetindik.
Söylemeden geçmeyeyim antik kentin girişinin hemen yanında bulunan binada Sagalassos’un geçmişi canlandırılmış. Bu tarz düşünceleri seviyorum. Yapanın ellerine sağlık 🙂
Artık antik kente veda vakti. Bundan sonra hedefimiz Çanakkale’ye doğru uzuuun bir yolculuk. Ama öncesinde karnımızı doyuralım dedik. Daha önce bir blog yazısında okumuş olduğum Mudul Bey Restoranının yolumuz üzerinde olduğunu görünce yönümüzü oraya çevirdik. Tam yaklaşmıştık ki; navigasyonda şehir manzarası diye bir işaret gördüm. Yemek öncesi oraya uğrayalım dedik. Gün batımını yakalama şansımız oldu.
Sonunda yemeğe kavuştuk 🙂 Burdur’un meşhur şiş kebabı..Porsiyonu 6 taneden oluşmakta. Fiyatı 15 TL civarıydı (Not etmemişim 🙂 ). Ve bu güzel yöresel tatla yolumuza devam ettik.
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel