Hayatın akışı her zaman planlandığı gibi gitmez. Bu durum gezilerde de böyledir. Bir plan genellikle vardır ama gezinin gidişatına göre düzenleme yapılması gerekebilir. Bizim hafta sonu Van gezimiz de böyle oldu.
Benim aklımdaki plan, Ağrı’daki İshak Paşa Sarayı ile Van Gölü’nün doğusunda kalan bölgeyi gezmekti. Bir dahaki gelişimizde ise gölün batısını keşfedecektik. Ancak hızımızı ayarlayamayınca pazar günü için gezilecek yerler kısmını baya azaltmış olduk 🙂 Bu durum, planın değişmesine ve yönümüzün batıya doğru çevrilmesine sebep oldu.
Van’daki sabah kahvaltısından sonra yola çıktık. Muhteşem Van Gölü manzarası eşliğinde Tatvan’a ulaştığımızda kontrol noktasına denk geldik. Görevli polisimize gezi için burada olduğumuzu söylediğimizde şaşırdı. “Gezecek başka yer mi bulamadınız ?” diye sordu 🙂 Ama bizim içimizdeki gezi aşkını nereden bilebilirdi ki?

Bitlis bölgesinde ilk hedefimiz varlığından yeni haberdar olduğum Nemrut Krater Gölü idi. Google Maps’te yolu başka yerden gösterse de, Tatvan’dan Bitlis yönüne dönüldüğünde Opet benzin istasyonuna varmadan hemen önce yol ayrımı bulunmakta. Bu yolu sonuna kadar katettiğimizde Nemrut Kayak Merkezi bizi karşıladı. Açıkçası yakın zamanda bölgeyi ziyaret eden arkadaşım Onur bu durumu söylemeseydi, telesiyejleri gördüğümde şok olurdum 🙂 Evet, gölü görmeye gelmiştik ama kayak merkezi bonus oldu. Bölgeye vardığımızda göle çıkmak için telesiyejleri kullanmamız gerektiğini öğrendik. Çünkü araç yolu kar dolayısıyla kapalıydı. 10 TL’ye aldığımız gidiş – dönüş biletiyle ilk defa telesiyeje binme fırsatı buldum. Onur uyarmış olsa da, bu kadar rüzgar yiyeceğimizi tahmin edememiştik 🙂 Yaklaşık yarım saat süren yolculuğumuz sonucu ulaştığımız tepede ise bizi bambaşka bir görüntü bekliyordu. Bembeyaz dağların arasında minicik bir büyüleyici göl…

Minik dediğime bakmayın, karlar eridiğinde gölün de boyutu genişliyor . Patlamalar sonucu oluşan Nemrut Krater Gölü bu haliyle ülkemizin en büyük krater gölü durumunda. Büyüleyici manzaraya uzuuun uzun bakmak isterdik ancak, rüzgardan ve soğuktan donan yüzlerimiz artık isyan etmek üzereydi 😀 Birkaç dakika durduğumuz zirveden yine yarım saatlik telesiyej yolculuğuyla geri döndük. Dönüş yolundaki Van Gölü manzarası ise gerçekten görülmeye değerdi.

Krater gölünü geride bıraktıktan sonra Ahlat’a doğru yol aldık. Buradaki amacımız mezarlık ziyaretiydi. Evet, mezarlık…Ama bildiğimiz tarzda değil. Burası dünyanın en büyük İslam mezarlığı. Selçuklu dönemine ait olan Ahlat Selçuklu Mezarlığı, üzerinde yazılar ve motifler bulunması nedeniyle “Anadolu’nun Orhun Abideleri” olarak nitelendiriliyor. Oldukça geniş bir alan sahip olan mezarlıkta 3.5 – 4 metreye ulaşan yükseklikte mezar taşlarını görmek mümkün.

Mezarlık alanının kuzey bölümünde Emir Bayındır Kümbeti yer alıyor. Ahlat’ın simgesi olan bu kümbet, 1481 yılında Akkoyunlu Uzun Hasan’ın torunu Rüstem oğlu Bayındır için yaptırılmış. Hemen arkasındaki yapı ise Bayındır Cami.

Ahlat bölgesinde birçok kümbet bulunuyor. Bizim ziyaret ettiğimiz diğer bir yapı Ulu Kümbet‘ti. Mezarlığın karşısında, göle yakın konumdaki bu kümbete Ahlat’taki en büyük kümbet olması nedeniyle “Ulu” denilmiş. Kesin yapılış tarihi bilinmese de 13. yüzyıla tarihleniyor.

Mezarlık ve kümbet ziyaretlerinin ardından yönümüzü Bitlis’in bir diğer ilçesi Adilcevaz‘a çevirdik. Van Gölü’ne kıyısı bulunan her ilçe gibi burada da çok güzel manzaralara tanık olarak hafta sonu gezimizi sonlandırdık.

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel