
Abimle Chicago-Washington gezimiz sonrası Amerika’da geçirebileceğimiz birkaç günümüz kalmıştı. Önceliğimiz abimin dil kursunu aldığı ve arkadaşlarının bulunduğu Philadelphia idi.

Abimin arkadaşlarının tarif ettiği yere gittikten sonra onların aracıyla gezmeye başladık.



Bizi ilk götürdükleri yer arkamda gördüğünüz baraj. Bu baraj sarıhumma salgınına önlem olsun diye 1800 lü yıllarda Schuylkill Nehri üzerinde yapılmış.

Buradaki ismi okunmayan amcamız John Paul Jones(1747-1792). Kendisi ABD Donanması’nın kurucusuymuş. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda büyük başarılar göstermiş. Rus Donanması’nda amiral iken birçok kez Osmanlı Donanması ile karşı karşıya gelmiş.

Bu amcamız da Stephen Girard. Oradayken fotoğraf çekilme sebebimiz ünlü futbolcu Steven Gerrard’a olan isim benzerliğiydi 🙂 Şimdi araştırınca adamın ünlü bir hayırsever ve bankacı olduğunu öğrendim. 1812’deki savaşta Amerika’yı finansal çöküşten kurtarmış ve Amerika tarihinin en zengin 4. kişisi olmuş o zamanlar bu amca.

Bu kadar heykel gezimizden sonra ünlü Philadelphia Museum of Art ‘a doğru geçtik.

Buranın ünlü olmasının sebebi müzeden kaynaklanmıyor. Serisinin 7. filmi geçenlerde vizyona giren Rocky Balboa efsanesinin burasıyla özdeşleşmiş olması.

Verdiğim linkten anılarınızı tazeleyebilirsiniz 🙂
https://www.youtube.com/watch?v=SesEIOXWyAc
Bu video da benden olsun..Oraya gidip bu tarz video çekmeyenleri dövüyorlarmış 🙂



Burada Bağımsızlık Çanı olarak bilinen Liberty Bell bulunmakta.
Amerika’nın Bağımsızlık Bildirgesi’nin Philadelphia’da imzalandığını öğrenmiş oldum.

Akşam olmadan abimin üniversitesine ve eğitim gördüğü yere uğradık. Saint Joseph University

Akşam saatlerinde Philadelphia sokaklarındayız.
Philadelphia’da bütün ülkelerin bayraklarının bulunduğu bir cadede bulunmakta. Biz de şanlı bayrağımızı bulup fotoğrafımızı çekildik.

Niagara
Philadelphia sonrası 2 saatlik uykuyla Niagara‘dayız.


Niagara Şelalesi – Kanada ile ABD sınırı arasında yer almakta. Yaklaşık 50 metre yüksekten dökülmekteymiş. Bu şelale denilene göre dünyada tek ters akan şelaleymiş. Şelanenin suyu taşlara çarparak geri gelmekteymiş(vikipedi)

Biz de bot turunu yapmadan önce vaktimiz varken çevreyi dolaşım dedik.
Arkamdaki heykel Nikola Tesla‘ya ait. Kendisi Sırp asıllı Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Hayran olduğum bu kişi için daha fazla bilgi için tıklayınız

Ve artık o heyecan dolu an geldi. Bize dağıtılan yağmurluklarımızı giydikten sonra botumuza binebiliriz. Bu muhteşem aktivitenin güncel fiyatı $18.25
sitesi de http://www.maidofthemist.com/
Bu da Niagara için son fotoğraf. Yağmurluğun bizi ne kadar koruyabildiğini görün diye koydum 🙂

Boston
Niagara’dan sonra hiç olmazsa Boston ‘a da uğrayalım, akşam saatlerinde gezelim dedik.
Boston’a varır varmaz bu iki arkadaşla karşılaştık. İlk önce kendi fotoğraflarını çektirdiler. Sonra bize ne yaptığımızı, beraber eğlenebileceğimizi söylediler. Biz de vaktimiz olmadığını söyledik ve sadece fotoğraf çekildik 🙂

Boston Massachusetts( Söylemesi kadar yazılması da zor 🙂 )

Çok ama çok kısa süren Boston maceramızdan sonra rotamızı New Jersey ‘e doğru çevirdik.
Amacımız yine eğlence 🙂
Six Flags (New Jersey)
Burası Six Flags. Tamamına yakını roller coaster(hız treni) lardan oluşmuş bir eğlence parkı.
ABD’nin bir çok şehrinde bu parkı bulmak mümkün. Biz, bize yakın olan New Jersey’dekini tercih ettik. Arkamda gördüğünüz Kingda Ka. Kuzey Amerika’nın en yüksek ve en hızlı roller coaster’ı.

Nasıl bir şey olduğunu görmek istiyorsan tıkla
Her aktivitede sizin fotoğraflarınızı çekiyorlar. Ve sonrasında güzel fiyatlara satıyorlar 🙂 Öncesinde fotoğrafı bu tarz ekranlarda beğeninize sunuyorlar. Biz yasak olmasına rağmen çektik 🙂
Ben bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Adrenalin tutkunuysanız kesinlikle denenmesi gereken bir yer.
Aşağıdaki resimde arkamda görünen ise El Toro. Kingda Ka kadar olmasa da en eğlencelilerden biri de buydu.
İzlemek için tıkla

Aşağıda görünen Bizarro’nun da tarzı farklıydı. Ama bir o kadar heyecanlıydı 🙂
İzlemek için tıkla

Six Flags’in güncel fiyatı(2015) $69.99. Bileti alıp bir kere alana adım attınız mı bundan sonra bütün eğlence araçları bedava. Tek sıkıntı ise o araçlara binmek isteyen önünüzdeki insanlar 🙂 2 dakikalık eğlence için en az yarım saat beklemeyi gözden çıkarmak gerekiyor.

Burada fotoğrafını paylaşmasam da bir de Nitro vardı. O da beni çok etkilemişti.
New York
Six Flags’ten sonra artık günleri tükettik. Türkiye’ye dönme vakti yaklaşmıştı. Son gezi durağımız uçağımızın kalkış yeri New York..
Akşam saatlerinde vardığımız New York’ta ilk işimiz Empire State Binası‘na çıkmak.
1932 yılında yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük binası unvanını almış ve bu unvanı 1972 yılına kadar korumuş.

102 katlı bina 381 metre yüksekliğinde. Antenini de hesaba katınca 443.2 metre oluyormuş.

11 Eylül saldırılarından sonra Dünya Ticaret Merkezi (World Trade Center) yıkılınca New York’taki en yüksek bina unvanını geri almış.

Şu an Amerika’daki en yüksek 4. gökdelen

Şu an güncel fiyatı $32(2015). Eğer param var 102. kata da çıkacağım diyorsanız 52 doları gözden çıkarın 🙂
Sitesi için tıkla
Empire State Binası’nı gezdikten sonra yakınındaki ünlü Times Meydanı(Times Square)‘ na geçtik.

1904 yılının yılbaşı akşamı, New York Times’ın meydandaki yeni binalarına taşınmasının havai fişeklerle kutlanmasıyla yeni bir gelenek başlamış ve her yıl yılbaşı bu meydanda havai fişeklerle kutlanmaya başlamış.

Gezimiz boyunca bizi yalnız bırakmayan bir Hard Rock Cafe’ye daha rastladık:)
Ertesi gün son hedefimiz olan Özgürlük Heykeli‘ni görmek için yola çıktık. Bizi 61 hiçbir yerde yalnız bırakmıyor 🙂

Mülteci gemimizle adaya doğru yolculuk yapıyoruz 🙂

Heykel gözüktü.

1886 yılında inşa edilen Özgürlük Heykeli 93 metre uzunluğunda ve 225 ton ağırlığında
Özgürlük Anıtı hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsan tıkla
Ve daha önceki bir yazımda paylaştığım gibi hayalimi gerçekleştirmiş oldum 🙂 Miami sahillerinden sonra Özgürlük Heykeli de bize Trabzon 🙂

Özgürlük Heykeli’nin çevresinde birçok ünlü isme ait heykel bulunmakta. Bu teyzemiz Emma Lazarus. Bizim fotoğraf çekme amacımız tabii ki içinde “Laz” kelimesi geçmesinden dolayı 🙂 Ancak bu teyzemiz bir şair ve yazmış olduğu The New Colossus ( Yeni Görkem) adlı şiirinde heykeli klasik bir tanrıça değil, sürgünlerin annesi olarak ele almış. Bu şiir Lazarus’un anısına bir plakete yazılarak 1903’te Özgürlük Heykeli’nin içine konulmuş.

Bu amca Alexandre Gustave Eiffel. Fransız mühendis, mimar ve metal yapılar uzmanı. Fransa’nın sembolü olan Paris’teki Eyfel Kulesi’ni tasarlamış, Özgürlük Heykeli’nin armatürünü yapmış.

Bu amcamız da Frederic Auguste Bartholdi. Kendisi Fransız heykeltıraş. Özgürlük Heykeli’nin tasarımını yapan kişi olarak bilinmekteymiş. Hatta heykelin yüzünün annesinin ya da sevgilisinin yüzü olduğu görüşleri mevcut.

Joseph Pulitzer – Adına ödüller verilen Macar asıllı ABD’li gazeteci. Bu adada bulunma sebebi Özgürlük Heykeli inşa edildiği zamanlar yapılan bağışları az bulup gazetede yaptığı kampanya.

Özgürlük Heykeli gezimizden sonra şehir merkezinde bir boğa heykeline rastlıyoruz. Birçok filmde rastladığımız Charging Bull heykeli New York Borsası’nı simgeliyormuş.

Ve son olarak 8. kiraladığımız araba Kia Soul’u havaalanına bıraktıktan sonra Türkiye’ye döndük.

Bu muhteşem gezi ve bana günlerce katlandığı için abime sonsuz teşekkürler :)))
Bundan sonraki paylaşımlar yurt içinden olacak.
Görüşmek üzere 🙂
Yorumlar
nihat
(2 Şubat 2018 - 10:33)Niagara gerçekten çok güzel bir şelaleymiş.