Kiliseler Diyarı: Kiev

Kiev

Gezmeyi ne kadar sevsem de, engelim bir o kadar fazla. İzin sıkıntısı, iş yoğunluğu, uygun gidilecek ülke bulma arayışı (vizesiz) falan derken gezmeye zaman bulmak büyük başarı benim için. Bu süreçte Kurban Bayramı’nı fırsat bilip 9 günde Ukrayna – Belarus gezisi yapalım istedik. Aslında amacımız burası değildi. Hep Ürdün gezisi hayal etmiştik(m) :D. Planları da bunun üstüne kurmuştuk. Ama bir türlü düşmeyen uçak fiyatlarına kızarak rotamızı değiştirdik. Az zaman kala yaptığımız bu değişiklik bizim biraz hazırlıksız yakalanmamıza neden oldu.

322 no lu otobüs

Kiev Borispol Hava Alanı’nda geçici şokumuzu (nedeni için tıkla 🙂 ) atlattıktan sonra merkeze gitmek için 322 no lu otobüsümüze bindik. Bu otobüs, Türkiye’deki Havaş – Havataş mantığında. Ücreti toplamak için bir görevli bulunmakta. 60 grivna (8 TL) ücreti var. Sizi Kharkivska metro istasyonunda bırakıyor. Buradan merkeze metroyla ulaşmak ise 4 grivna (50 kuruş). Yani çok uygun. Şehir içinde gezmek için metroyu rahatlıkla kullanabilirsiniz. 3 tane ana metro hatları var ve gayet kullanışlı. Metroyla beraber merkeze ulaşmış olduk. Artık yavaş yavaş gezilecek yerler kısmına başlayayım..

Kiev’de Gezilecek Yerler:

Kiev Metrosu: “Gezilecek yerlere metroyla başlanır mı?” demeyin 🙂 Oldukça derine inşa edilen metronun soğuk savaş döneminde olası bir saldırı anında halkı korumak için yapıldığı rivayet ediliyor. SSCB’de yapılan Moskova ve St Petersburg metrolarının ardından üçüncü metro olma özelliğini taşımakta. En derindeki istasyon olan Arsenalna 105.5 metre derinlikte yer almaktaymış. Orayı yürüyen merdivenle çıkmak ne kadar süre alır, siz hesap edin. Neyse cevaplayayım; 4 dakika 😀

Pechersk Lavra: Tripadvisor’da kendine ilk sırada yer bulan Pechersk Lavra, bulunduğu bölgeye ismini veren, 1051 yılında kurulmuş bir manastır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bu bölgede birçok yeraltı ve yeryüzü kiliseleri bulunmakta. Giriş ücreti 40 grivna ( 5 TL ), ancak fotoğraf çekmek isterseniz 200 (27 TL) ,video çekmek isterseniz 400 grivna (54 TL)’yı gözden çıkarmanız gerekiyor. Normalde fotoğraf ya da video için aldığınız kağıtlara kimse bakmıyor. Ancak biz karşı çıkıştan tekrar içeri girdiğimizde görevli abimiz fotoğraf biletimizi sordu. Bir konuyu daha belirtmek isterim; komplekste yapmak istediğiniz diğer aktiviteler de 40 grivna. Mesela Çan Kulesi (Bell Tower)’ne çıkmak gibi.

Hristiyanlar için ibadet günü olan pazar günü gittiğimiz için oldukça kalabalıktı (Özellikle ayinin yapıldığı kilise). Ancak kalabalık çok hissedilmiyor çünkü; alan oldukça büyük. Bizim gibi hızlı gezenler bile 2 saatte ancak çıkabildik içeriden 🙂

Oraya kadar gitmişken yapmadan dönmeyin diyebileceğim birkaç şey var:

  • Yeraltı kiliselerini görmeden (Fotoğraf çekmek yasaktı sanırım),
  • Çan Kulesi’ne çıkmadan ( Manzarayı görmek için güzel bir fırsat),
  • Minyatür Müzesi’ni ziyaret etmeden ( Fotoğraf çekmek yasak – Ancak eserler gerçekten görülmeye değer),
  • Yeraltı kiliselerinin olduğu tarafta saat 12’de (saat başı da olabilir) görevlinin kendi elleriyle çaldığı çanı dinlemeden,
  • Perchersk Lavra’dan ayrılmayın derim.

Maidan Nezalezhnosti / Özgürlük Meydanı: Burası, Kiev’in ana meydanı yani merkezi. Bütün eylemlerin/protestoların ya da eğlencelerin yapıldığı yer. Meydanda özgürlük anıtı bulunuyor. Anıtın en üstünde de “Koruyucu tanrıça Berehynia” bizi selamlıyor. Bunun yanında birçok restoran ve kafeyi çevrede görmek mümkün.

Maidan Nezalezhnosti
Maidan Nezalezhnosti

Khreschatyk Sokağı: Sokak diye geçse de meydanı içinde barındıran popüler bir cadde aslında . Hafta sonu gittiğimizde trafiğe kapalıydı. Formalarını giyen insanlar basketbol maçları yapıyordu. Özel spikerimiz dahi vardı. Sanırım özel bir gündü 🙂 Ayrıca, burayı yazmamdaki bir sebep de burada bulunan “para avcıları”. Size sormadan maymun ve kuş gibi hayvanları omuzlarınıza koyarak fotoğraf çekilmesini zorunlu kılmaya çalışıyorlar. Terslemedikçe de gitmiyorlar. Biz gezinin ilk saatlerinin verdiği acemilikle Bekir abimle tuzağa düştük 🙂 En akıllımız Özgün çıktı. Uzun pazarlıklar sonucu 2 kişinin fotoğraflarına 200 grivna (27 TL) ödeyerek durumu kurtardık.

Khreschatyk Street
Khreschatyk Street

Golden Gate (Altın Kapı): Hostelimize de adını veren Golden Gate, Kiev’in 11. yüzyıldaki surlarının ana kapısıymış. Adını da İstanbul’daki Altın Kapı’dan esinlenerek almış. Şu anki yapı tamamen yeniden yapılsa da yapının içinde kalıntılar bulunmakta. Giriş saatini kaçırdığımız için ( Müze girişinde yazan şekliyle; çarşamba- pazar 10.00 – 18.00 arası, son giriş 17.30’da; perşembe için ise son giriş 17.00’de – pazartesi kapalı, giriş ücreti 30 grivna ) biz giremedik. Çevresindeki kafe ve restoranlar baya yorum almış, gittiğinizde deneyebilirsiniz 🙂

Golden Gate
Golden Gate

St. Sophia’s Cathedral (Aziz Sofya Katedrali): UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış Aziz Sofya Katedrali, ismini İstanbul’daki Ayasofya’dan almış. 11. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen katedral, Kiev’deki birçok katedral ve manastırdan sadece bir tanesi. Ama gerçekten görülmesi gereken bir yapı. Günümüzde müze olarak hizmet vermekte. Giriş ücreti 20 grivna. İçeride ziyaret etmek istediğiniz her ayrı yapı için farklı miktarlar ödemelisiniz. 120 grivna (16 TL)’ya tüm aktiviteleri yapabilirsiniz. Biz sadece dış taraftaki çan kulesine çıktık. Ücreti 30 grivna idi. Kesinlikle tavsiye ederim. Kiev’i kuş bakışı görme imkanı veriyor. Ziyaret saatleri ise 09.00-18.30.

Aziz Sofya Katedrali
Aziz Sofya Katedrali

Statue of Bohdan Khmelnytsky: Bu heykel de ne ola ki 🙂 Aziz Sofya Katedrali’nin yer aldığı meydanda bulunan heykelin bu yazıda yer almasının 2 sebebi var: Birincisi, En eski heykel anıtlardan biri olması (1888 yılında yapılmış); ikincisi ise, şehrin sembollerinden biri olması. Bu arada, adamımız Bohdan Khmelnytsky, 1648 yılındaki savaşta Polonya askerlerine karşı kazandığı zaferle biliniyormuş 🙂

Bohdan Khmelnytsky Anıtı
Bohdan Khmelnytsky Anıtı

Aziz Mikail Katedrali (St. Micheal’s Golden – Domed Monastery) : Altın kubbeleri ile uzaklardan kendini belli eden bu katedral, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki diğer yapı. Aziz Sofya Katedrali’nin çan kulesinden rahatlıkla görülebilen katedrale giriş ücretsiz. İçerisinde ilk çağ kilise kalıntılarının bulunması ve bu kalıntıların üzerine katedralin inşa edilmiş olması burayı daha çekici hale getiriyor.

Andrevski Yokuşu (Andrevski Spusk / Andriyivskyy Descent): Kiev’in meşhur yokuşu. Yokuş boyunca sokağın sağında ve solunda el işleri, hediyelik eşya satan kişileri bulmak mümkün. Hatta yokuşun ortalarından bir sanat sokağı ayrılmakta. Yokuşun tepesinde ise tüm ihtişamıyla Aziz Andrew Kilisesi sizi bekliyor 🙂 Ancak kötü bir haberim var, Eylül 2016’daki gezimizde restore haldeydi. Bu arada, sokağın akşam saatlerinde görüntüsü çok daha güzelmiş.

Andrevski Yokuşu - St. Andrew's Kilisesi
Andrevski Yokuşu – St. Andrew’s Kilisesi

Hedgehog Monument: Haritada bulmak için çok uzun uğraş verdiğim heykel 🙂 Gördüğümde beklediğimi bulamadım ama yapısı itibarı ile gerçekten ilginç 🙂 Heykelin neredeyse tamamı çivilerden oluşmakta.

İlginç Heykel
İlginç Heykel

Ulusal Opera Binası: 1867 yılında kurulan Ukrayna’nın 3. en eski opera binası. İlgisi olanlara ucuza gösteri izlemek için çok güzel bir fırsat. Bizim ilgimizi çekmese de Lviv’de bale gösterisine gittik 🙂

Opera Binası
Opera Binası

The Motherland Monument (Rodina Mat): Pechersk Lavra’dan da görülebilen heykel, altta anlatacağım savaş müzesinin bir parçası. 62 metre uzunluğunda ve 560 ton ağırlığında. Sol elinde 16 metrelik bir kılıç, sağ elinde ise bir kalkan bulunmakta. Kılıcın uzunluğu Pechersk Lavra’nın çanından daha uzun olduğu için kılıcın bir kısmı kesilmiş.

Motherland Monument
Motherland Monument

II. Dünya Savaşı Müzesi ( The Ukrainian State Museum of the Great Patriotic War): Ukrayna ve Belarus’ta birçok savaş müzesi bulunuyor. Benim özellikle girmek istediğim bu müze, gerçekten çok güzel tasarlanmış. Her oda adım adım savaşın gidişatı ile ilgili bilgiler, eserler, kalıntılarla donatılmış. Ziyaret edenlerin fazlasıyla memnun kalacağını düşündüğüm müzenin giriş ücreti 20 grivna. Fotoğraf için ekstra 10 grivna talep ediyorlar.

Açık Hava Müzesi ( Open Air Museum): II. Dünya Savaşı Müzesi’nin hemen yakınındaki bu müzede Sovyet ordusunun kullandığı tanklar,uçaklar vb. sergileniyor. Giriş ücretini bilmiyorum. Müzenin içindekiler dışarıdan da gayet seçilebilir olduğu için içeriye girmedik 🙂

Açık Hava Müzesi
Açık Hava Müzesi

Aziz Volodimir Katedrali: Yine bir katedral daha. Giriş ücreti almasalar da fotoğraf çekmek için ücret talep ediyorlar. Biz fotoğraf çekip kaçtık (Tasvip etmiyorum 🙂 ).

Aziz Volodimir Katedrali
Aziz Volodimir Katedrali

St. Nicolas Wondermaker on The Water Church ( Yüzen Kilise) : Benim için diğer kiliselerden farkı, nehrin üzerinde olmasıydı. Nehir kıyısında gezerken fotoğraf çekmek için güzel bir yer olabilir.

Yüzen Kilise
Yüzen Kilise

Çernobil Müzesi: 1986 yılındaki o vahim olayın etkilerini göstermek adına yapılmış bir müze. Çernobil’in kendisine gidemeyenler için iyi bir fırsat. Bir saate yakın anlatım oluyormuş. Saat geçtiğinden ve çok ilgimizi çekmediğinden biz girmedik.

Çernobil Müzesi
Çernobil Müzesi

Brodsky Sinagogu: Baştan söyleyeyim bir özelliği yok. Hayatında hiç sinagog görmeyen biri olarak, benim için ilk olması açısından listede kendine yer buldu 🙂 1897-98 yıllarında yapılan sinagog, Kiev’deki en geniş sinagog durumunda.

Zipline: Gece hayatı olmayan bireyler olarak Kiev’de adrenalin adına bir şey yapalım istedik. Dinyeper Nehri üzerinden yapılan bu aktivite 200 grivna (27 TL), eğer video da istiyorsanız 100 grivna daha ödemeniz gerekiyor.

Zipline
Zipline

Kiev Fortress: Kiev adına gezdiğimiz son yer. Pek bir esprisi yok. Cüzi bir miktar (1 grivna) giriş ücreti vardı. Sadece zamanı bol olanlar için önerilir.

Kiev Fortress
Kiev Fortress

Yazacaklarım bu kadar 🙂 Kiev, benim aklımda kiliseler ve katedraller şehri olarak kaldı. Elbette gezilecek – görülecek yerler listemdekilerle sınırlı değil. Aklıma gelmişken yardımcı olacağını umduğum Kiev haritamı da buraya ekleyeyim.

Birkaç Kiev fotoğrafıyla veda edeyim 🙂 Bir sonraki yazımda Belarus’un başkenti Minsk’i anlatmaya çalışacağım.

 

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Bir Yorum Yazın

Yazar: Serdar

Küçüklüğümden beri babam sayesinde ekonomik tatiller yaptık. Büyüdükçe babamın izinden gitmeye çalışıyorum :) Bugüne kadar kendime göre çok yer gezdim ancak bunları bloga yazma fikri arkadaşların ısrarı sonucu oluştu. Gezmek güzel şey, hayat gezince güzel :)