Karadağ maceramıza Ulcinj, Bar ve başkent Podgorica ile başlamış, Lovcen Milli Parkı ve Budva ile devam etmiştik. Budva’da geçirdiğimiz gecenin ardından, ertesi günkü deniz hayalimiz havanın bozuk olması sebebiyle suya düşünce, vakit kaybetmeden yönümüzü Kotor’a doğru çevirdik.
Kotor, Karadağ’ın son yıllarda popülerliği artan, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ndeki körfez şehri. Budva ile birlikte ülkenin turizm yükünü çekmekte, küçük bir tarihi şehir olmasına rağmen içerisinde birçok gezilecek yer barındırmakta.
Kotor Gezilecek Yerler
Kotor Kalesi ( San Giovanni Kalesi): Şehirle ilgili fotoğraflarda sürekli karşımıza çıkan manzaranın sahibi işte bu kale. Old Town’dan kaleye doğru yaklaşık 1350 merdiven ile ulaşabileceğiniz bu manzara gerçekten büyüleyici. Yorucu mu derseniz, evet oldukça yorucu 🙂 Merdiven sayıları arttıkça manzaranın güzelleştiği bu kaleye giriş için 3 Euro ödemiştik. Şimdilerde ise 8 Euro olduğu söyleniyor. Çok pahalı olmasına rağmen yine de değer.
Biz gittiğimizde kalenin bilet gişesi yoktu. Bunun yerine kaleye çıkan merdivenlere koydukları bir masada bilet kesen görevli vardı. Sabahın erken saatlerinde gelenlerin (aynı şekilde akşam geç saatte) para vermeden girdiği söyleniyordu. Ücreti 8 Euro yapanlar bunu da düşünmüş para vermeden girişleri önlemiş olabilirler.
Eğer şanslıysanız körfeze gelmiş cruise gemileri manzaranızı süsleyebilir 🙂
Cathedral of Saint Tryphon: Old Town’a (Eski Şehir) güney kapısından girdiğinizde sizi karşılayan katedralin tarihi çok eskilere dayanıyor. Bina üzerine yerleştirilen tarihe göre 1166 yılında inşa edildiği anlaşılmakta; ancak katedralin eski fotoğraflarında 809 yılı da göze çarpmakta. 809 yılının katedralden önce burada yer alan kilisenin yapılış yılı olduğu tahmin edilmekte. Ülkede bulunan romanesk mimarideki iki katedralden biri olan St. Tryphon’u ziyaret etmek ücretli. Eğer değişmediyse 2.5 Euro.
St. Nicholas Kilisesi: Yaklaşık bin yıllık katedrale göre nispeten yeni sayılabilecek St. Nicholas Kilisesi, 1909 yılında inşa edilmiş. Kilise St. Luke meydanında bulunuyor.
St. Luke’s Kilisesi: Aynı adlı meydanda bulunan kilise, 1195 yılında inşa edilmiş. 17. yüzyıl ortalarına kadar Katolikler tarafından kullanılmış, Ortodoksların şehre gelmesiyle ortak kullanıma açılmış.
Saat Kulesi: Eski şehre ana kapıdan (deniz tarafına açılan) girdiğinizde karşınıza çıkan kule, Kotor’un sembollerinden biri. 1602 yılında yapılan saat kulesinin altında -fotoğrafta tam görünmese de- “utanç piramidi” var. Bu piramit, geçmişte suç işleyenlerin halkın önünde ifşası için kullanılıyormuş.
Pima Palace: Mimarisiyle dikkat çeken saray, 1667 yılında inşa edilmiş. Rönesans ve Barok tarzı mimarinin kombinasyonu olan eser, 14. – 18. yüzyıllar arası önemli insanların yetiştiği Pima ailesine ait.
Napolyon Tiyatrosu: Eski şehrin kuzeybatısında yer alan bina 18. yüzyıla ait. Fransızlar tarafından ülkedeki ilk düzenli tiyatroyu kurmak amacıyla 1810 yılında tekrar inşa edilmiş. Günümüzde otel olarak kullanılmakta.
Kampana Tower: Şehrin Skurda Nehri köşesinde kalan burç, 13. ve 14. yüzyıllarda kalenin güçlendirilmesi için yapılmış. Kotor Kalesi’ni gören, fotoğraf için güzel bir açıya sahip.
Kotor’un gezilecek görülecek birçok yeri Eski Şehir içinde yer alıyor. Tabii ki şehir dışına çıkıldığında önerebileceğim bazı yerler mevcut.
Kotor Çevresi
Our Lady Temple (Tanrıça Tapınağı – Bogorodičin hram): Kotor Körfezi’ni turlamak adına çıktığımız turda karşımıza çıkan bu tapınak, Adriyatik’teki en büyük dini yapılardan biri. Çevresinde bulunan heykelleri, bölünmüş merdivenleri ve Barok tarzı mimarisiyle dikkatleri çeken bina 18. yüzyıla ait.
Tivat: Kotor’un batısında yer alan sahil kenti Tivat, körfezde yer alan bir başka şehir. Avrupa’nın en ünlü marinalarından Porto Mortenegro bu şehirde yer alıyor. Ayrıca bir de deniz müzesi ve hemen karşısında içini gezebileceğiniz bir denizaltı bulunuyor.
Perast: Körfezin diğer küçük ve tatlı yerleşim yeri Perast, Kotor’a 14 kilometre uzaklıkta. Sevimli bir sahil şeridi, hoş mimarili binalar ve çok güzel bir manzara sizleri bekliyor 🙂
Kayaların Leydisi (Our Lady of the Rocks): Perast’ın karşısında yer alan bu iki adadan soldaki St. George adası, diğeri ise Kayaların Leydisi adı verilen Our Lady of the Rocks. Kotor’un simgelerinden olan bu ada, aslında yapay bir ada. Adanın oluşması hakkında çeşitli efsaneler bulunmakta. Adaya ulaşım ise Perast’tan kalkan teknelerle (4-5 Euro) ya da Kotor’dan kalkan turlarla sağlanıyor.
Herceg Novi: Karadağ’daki son durağımız olan Herceg-Novi, eski şehri, kanlı kulesi ve sahiliyle ziyareti hak eden bir şehir.
Herceg Novi sonrası Karadağ’a veda ederek Bosna Hersek sınırına ulaştık. Eğer olur da bir gün yolunuz Karadağ’a düşerse benim gidemediğim, Herceg Novi’nin güneyinde yer alan Mavi Mağara (Blue Cave)‘ya gidin. Turlar 20 – 25 Euro civarında, yaklaşık 3 saat sürüyor. Mağara içinde yüzebileceğinizi de hatırlatayım. Benim içimde kaldı 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel