Güneydoğu Anadolu turumuzun Antep, Urfa ve Diyarbakır kısmını geride bıraktıktan sonra sıradaki hedef Hasankeyf ‘ti. Diyarbakır’dan yola çıktığımızda içimde hem heyecan hem de endişe vardı. Heyecanım takdir edersiniz ki yeni bir yer görecek olmamdandı. Endişem ise yol boyunca karşılaşabileceğimiz muhtemel olumsuzluklardan dolayıydı. Çünkü yol arkadaşlarım böyle bir durumun ihtimalinden bahsetmişlerdi.
Yarı endişeli,yarı heyecanlı geçtiğim bu yol Hasankeyf ‘e yaklaştıkça yerini hayranlığa bırakmaya başladı. İlk önce Dicle Nehri bizi selamladı.
Artık daha rahattım. Hiçbir sorunla karşılaşmamış olmanın verdiği huzurla gezebilirdim 🙂
İlk gördüğümüz yapı 650 yıllık Zeynel Bey Türbesi. Bu türbenin bugünlerde taşınma haberleri var. Yapılacak Ilısu Barajı nedeniyle Hasankeyf ‘in sular altında kalma tehlikesi konuşuluyor. Bir baraj için 10 bin yıllık tarihi sular altında bırakmak ne kadar mantıklı? Orası tartışılır…
Biraz Hasankeyf ‘ten bahsedeyim. Batman ilimizin bir ilçesi kendileri. Yaklaşık 6500 nüfuslu şirin ve küçük bir tarihi ve turistik yerleşim yeri. 1981’de doğal koruma alanı ilan edilmiş. Yapılan kazı çalışmalarında 3500 yıldan 12000 yıl öncesine kadar arkeolojik kalıntılara rastlanmış.
Tarihte birçok kez el değiştiren Hasankeyf , Artuklulara 200 yıl başkentlik yapmış. 1505 yılında ise Osmanlıların eline geçmiş.
Fotoğrafta görülen nehrin içindeki iki yapıt (biri restore halde) aslında bir köprüymüş. Rivayete göre Artuklular döneminde yapılmış. İki katlı tasarlanan köprünün üstünden insanlar, alt tarafından kervanlar ve hayvanlar geçiyormuş. Ayrıca köprünün açılır, kapanır olduğu da söylenmekte.Bazı kaynaklara göre, köprünün en büyük kemerinin orta kısmı ahşaptanmış. Düşman şehre saldırdığı zaman bu ahşap bölüm yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirmiş. Daha detaylı bilgi için tıklayın.
Hasankeyf ‘i gezmeden önce soluklanmak isteyenler için Yol Geçen Hanı manzarasıyla birlikte bir seçenek olabilir.
Çarşı içinden mağaraların olduğu bölüme doğru yöneldik. Burada çeşitli hediyelik eşya mağazaları bulunuyor.
Kalenin ziyarete açıldığı söyleniyor, ancak biz vaktimiz olmadığı için girmedik.
Bu bölgedeki gezimize başlamadan önce Batmanlı küçük arkadaşlarımız ısrarlı bir şekilde rehberlik hizmeti teklif ettiler 🙂 Ama kibarca reddettik.
Bölge küçüklü-büyüklü mağaralarla dolu. Bu mağaralarda yakın zamana kadar ailelerin yaşadığı söyleniyor. Hatta ne kadar doğru bilemiyorum ama hala yaşayan bir aile varmış.
Bir çırpıda UNESCO’nun dünya mirası listesine girmek için gerekli olan 10 kriterden 9’unu karşılayan Hasankeyf ‘i de gezmiş olduk. Zaman kısıtlılığı nedeniyle hızlı bir gezi oldu. Baraj yapımının onaylanmasıyla birlikte sular altında kalacak olan Hasankeyf ‘i vakit kaybetmeden ziyaret edin. Tepede “küçük saray” ve “büyük saray” adlı yapılar da bulunmaktaymış. Fırsat bulursanız oraları da mutlaka görün…
Sırada Midyat ve Mardin var. O da bir sonraki yazıda 🙂
Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel