En Ekstreminden Dolu Dolu Bir Fethiye (Doğadayız)

Merhaba arkadaşlar. Ben Özgün. Uzun süreden sonra yeni bir yazıyla buradayım. Geçtiğimiz ay Doğadayız Fethiye paketiyle yapmış bulunduğum 1 haftalık ekstrem aktivite tatilinden bahsetmek istiyorum size. Bu yazı, tatili benim nasıl geçirdiğimden çok etkinliklerin içeriği ve detaylarıyla ilgili olacak. Benim öncesinde bilseydim şunu şöyle yapardım bunu böyle yapmazdım tarzında bireysel yaşadığım pişmanlıkları ve paketin hoşuma giden gitmeyen yanlarını anlatacağım.

Başlamadan önce şunu belirteyim. Etkinliklerin sıralaması herkeste farklı olabilir. Haftadan haftaya, hatta aynı hafta içinde grup ikiye bölündüğünden gruptan gruba değişkenlik gösterebilir. Yani ilk etkinlik bu, son etkinlik şu, ben bunları yapmam zaten, geç giriş yapayım, erken çıkış yapayım diye planlarken pişman olabilirsiniz.

Cumartesi gecesi Doğadayız’ın anlaşmalı olduğu Seden Otel’e girişimizi yaptık. Otel ortalama bir otel. Çalışanlar güzelyüzlü ve kibar. İstekleriniz konusunda ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ama bu tarz bir tatil için otelden beklentileriniz çok olmasın. Size bir kart veriliyor ve hafta boyunca harcamalarınızı bu kartla yapıyorsunuz. Yemek saatleri içinde yemek ve alkolsüz içecekler hariç diğer şeyler için bu kartı kullanıyorsunuz. Haftanın sonunda karttaki borcu nakit ödeyerek kapatıyorsunuz. Odanızdaki havlunuz, yatak takımınız sizin için hazırlanıyor ve 1 hafta sonra siz ayrılırken değiştiriliyor. Yani ekstrem bir durum olmadıkça bunlar değiştirilmeyeceğinden havlunuzu duş sonrası oraya buraya fırlatmayın. Nevresimlerinize iyi bakın. Onlara mahkumsunuz. Odalarda klima var ve çalışıyor. Dolabınızın içinde değerli eşyalarınız için kasa da mevcut. Eğer arkadaşınızla geliyorsanız iki kişilik odada kalma ihtimaliniz yüksek. Ama tekseniz muhtemelen sizin gibi tek olanlarla 2 kişiden bozma 3 kişilik odalara sıkış tepiş yerleştirileceksiniz. Yataklarınız neredeyse birleşik şekilde duracak, haberiniz olsun. Tanımadığınız insanlarla, her ne kadar kısa sürede kaynaşacak olsanız da, koyun koyuna yatacaksınız. Bundan rahatsız olurum diyorsanız arkadaşınızla gidin.

Neyse aktivitelere geçersek: Biz, toplam 80 kişi olarak ilk güne başladık. İlk günümüz 12 adalar tekne turu idi. Toplamda 3 veya 4 koyda duruldu. Her koyda yaklaşık yarım saat kadar duruluyor ve bu koylarda yüzebiliyorsunuz. Bunlardan biri olan ve belki de en güzeli olan Yassıcaada Koyu’nda tekneden inmeli bir duraklama yapılıyor ve o güzel koyun kumsalını gezme fırsatına erişmiş oluyorsunuz. Bugün için özellikle bilinmesi gereken bir durum yok. Mümkün olduğunca erkenden tekneye binip üst katta tentenin altından yer kapmaya bakın. Aksi takdirde koca bir günü güneşin altında ya da alt katta geçirmek zorunda kalabilirsiniz. Sabah ve akşam yemekleriniz otelinizde olacak. Öğle yemeğiniz ise teknede hazırlanıyor. Ana yemek olarak balık ve tavuk seçenekleriniz oluyor. Ayrıca salata, makarna, vs standı oluyor. Oradan kendinize uygun bir menü hazırlayabiliyorsunuz. İlk günün akşamı yemekten sonra otelin havuz kenarında bir bilgilendirme ve tanışma toplantısı oluyor ve burada haftanın geneliyle ilgili bilgi veriliyor. Devamında tanışma maksadıyla isimlerin hafızada kalmasını artırma üzerine oyunlar oynanıyor.

İkinci günümüz rafting günüydü. İkiye bölünmüş olan grup tekrar ikiye bölünüyor. Raftingçilerin yarısı sabah 7.45’te, diğer yarısı ise 11’de dalaman rafting alanına götürülüyor. Maksat grupların aktivite alanında çok beklemek zorunda kalmaması. İlk grup zaman kaybı olmasın diye rafting alanında kahvaltı etmek zorunda kalıyor. Ancak oradaki kahvaltı çok kötü. Sonraki gruplar için ilk grup da kahvaltıyı otelde yapıp çıksın yola diye fikrimizi belirttik. Ne kadar dikkate alırlar bilemiyorum. Yaklaşık 2, 2,5 saatlik uzun bir yolculuk bekliyor sizi. Yorucu bir yolculuk. Rafting alanında kahvaltı ettikten sonra önce kask ve yelekler dağıtılıyor ve dalaman çayına gitmek üzere servislere bindiriliyorsunuz. Bu sefer yarım saatlik bir yolculuk başlıyor. Çayın kenarında bilgilendirme toplantısı yapılıyor ve raftinge başlıyorsunuz. Uzun, keyifli bir rafting bekliyor demek isterdim ancak 4-5 bot yola çıktığınız için dakikada bir bekleme noktalarında beklemek zorunda kalıyorsunuz. Bu beklemeler kısa da değil üstelik. Bayaa bayaa kenara park ediyorsunuz. Yani bir bot geçiyor kenarda bekliyor, hepsi geçince devam ediliyor. Sürekli hızınız kesildiğinden aldığınız keyif de yüksek oranda düşüyor. Ayrıca botların sağlam olduğundan emin olun, bazı botlar ciddi anlamda hasarlı parçalanmış durumda. Bizim binmiş olduğumuz botun altı yırtıktı mesela ve botun içine çökmen gerektiğinde alttan çıkma ya da sığ noktalarda kayaya sürtme ihtimalin artıyordu. Çok sık bekleme yapıldığından, gidilen rota da çok kısa olduğundan, ki bu kısa rotanın da belki yarısı neredeyse durgun su olduğundan, rafting etkinliğinin başındaki çalışanlar fazlasıyla asabi olduğundan bizim haftada 4 gruptan sadece 1 grup tam anlamıyla keyif alabildi, gerisi için çok da hoş olmayan bir gündü. Eğer ilk raftinginiz bu olacaksa rafting bu etkinlikle kafanızda yer etmesin derim. Silip atmadan önce mutlaka bir kez daha daha profesyonel ekiplerin elinden deneyin. Bugün içinde özellikle bilinmesi gereken bir durum yok. Akşamında gece klubü etkinliği var. Eğer sözsüz dumtıs dumtıs club müziklerinden hoşlanıyorsanız deneyebilirsiniz. Ama güzel canlı müzik eşliğinde içkimin tadını çıkarayım kafasındaysanız bunu ve devamındaki 2 gece kulübü etkinliğini de unutabilirsiniz.

Üçüncü günümüz yamaç paraşütü. Bu etkinlik toplamda 1 saatlik bir aktivite olduğundan 5 erli gruplara ayrılıyorsunuz ve yaklaşık saatte 1 otelden servisle dağa çıkarılıyorsunuz. Gün boş kalmasın diye de başka etkinlikler öneriliyor size. Bunlar at safari, macera park ve atv safari. At safari 50 tl idi yanılmıyorsam. Macera park 100 tl, atv safari ise 80 tl. Bence üçüne de gidilmez. Ama illa birine gideyim derseniz macera park en mantıklısı. En azından çok tercih edilmediğinden alan size kalıyor ve parkuru da fena değilmiş. Gidenler eğlenmiş. O kadar para eder mi bilmem.

Ben atv safariye gittim. Bu kadar rezil bir işletme görmedim. Vaadedilenle verilen hizmet arasındaki fark dağlar kadar. Altımıza verilen atvler milattan öncesinden kalma. Sürekli bozulup duruyor. Doğal bir atv rotası oluşturulamamış. Saçma sapan şebekliklerle off road havası verilmeye çalışıyor. Sizi durdurup kafanızdan aşağı su döküyorlar vs. Sürekli birilerinin atv si bozulduğu için ekip de durmak zorunda kalıyor ve sürekli bir bekleme haliyle sıkılıyorsunuz. Konvoy halinde tın tın tın gidiyorsunuz. Öyle arkadaşımla kendimizi dağlara vuracağız, dere tepe çamur toprak gezeceğiz falan yok. Tam anlamıyla rezillikti. Size iki saat vaadediliyor ama rafting gibi beklemeler yüzünden aslında toplamda yarım saat sürüyor sürmüyor. Ben atv bozulduğunda yeni atv bulamadıklarından adamların aracında beklemek zorunda kaldım. Neyseki paramı geri aldım. Ama öyle ya da böyle atvlerinin üzerinde kalabilen ve aynı rezilliği yaşayanlar paralarıyla rezil olduklarıyla kaldılar. Ayrıca buraya ilk geldiğinizde sizi bir süre bekletmeye oyalamaya çalışıyorlar ki oradaki derme çatma tesisimsi yerde bir şeyler alırsınız belki. Kanmayın herkes birlik olsun hızlıca başlatın turu. Ayrıca yüzünüz gözünüz toz olacağından yanınıza yüzünüzü kapayacak bandana ve gözünüzü koruyacak geniş ve tozlanmasına üzülmeyeceğiniz bir gözlük alabilirsiniz. Orada 10 tl lik bandanayı 25 tlye size kitliyorlar. Yine dandik bir gözlüğü de 10 tl ye alabiliyorsunuz. Bunlara para vermek istemiyorum diyorsanız hazırlıklı gidin. Ki beni dinleyin gitmeyin. Yaşadıklarımızdan sonra uyarmamıza rağmen ikinci gruba da aynı şekilde davranmışlar.

Neyseki devamındaki yamaç paraşütü etkinliği önceki rezilliği unutturdu. Harika bir deneyimdi. Bütün hocalar deneyimli donanımlı hoşsohbet insanlardı. Size şehri, yamaç paraşüçülüğünü anlatırlarken zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz. Yaklaşık yarım saat havada kalınıyor ve her anı ayrı bir keyif. Önce dağların üstünde tur atıyorsunuz, sonra ölüdenizin üstünde, sonra şehrin üstünde derken nasıl bitti anlamıyorsunuz. Gün doğumu ve batımına yakın saatler ayrı güzel. Denk gelirseniz şanslısınız. Bu etkinlikle ilgili bilinmesi gerekenler, yanınıza flashbellek ya da telefon alın foto videoları alabilmek için. Video fotolar için 150 tl istiyorlar ama kesinlikle değiyor. Adamlar o kadar çok müşteriyle uçmuşlar ki nereden nasıl foto çekilir çok iyi biliyorlar. Mutlaka aksiyonlu iniş istiyorum diyin arada size taklalar attırsın. Süreyi biraz kısaltıyor ama değiyor. Yanınızda kesinlikle gözlük getirin. Güneşten dolayı gözlerinizi açamazken manzaranın tadını çıkarmak zor. Fotoğraflar da güzel çıkmıyor. Bu akşamın etkinliği ise paintball idi ama sanırım diğer sonradan ekleme etkinliklerin neden olduğu fiyaskodan sonra kimse gitmek istemeyince iptal oldu.

Dördüncü gün boş gündü. Bugüne 100 tllik Ören Kanyonu gezisi öneriyorlar. Haftanın başında yazılıp parasını ödememiş olsam belki de gitmezdim ama iyi ki de gitmişim. Kesinlikle katılmalısınız. Harika bir kanyondu. Koca gün sürdü ve doyamadık diyebilirim. En sonundaki mağara konusunda beklentilerinizi düşürün ama çünkü epey kısa bir doğal tünelden ibaret şeklinde özetlenebilir. Yine de en keyifli günlerden biriydi. Bol bol suların içinde, doğanın içinde gezdiğiniz, ara ara yüzdüğünüz bir gün. Su o kadar soğuk ki o kadar uzun süre o suların içinde gezip yüzüp nasıl hasta olmadık hala soru işareti. En sonda mağaranın başından kendini akıntıya bırakıp da sonundan çıkmak da ayrı bir keyifti.

Öğle yemeğini hayli geç yiyorsunuz ama hiç aramıyorsunuz da. Kanyonun girişindeki tesiste dönüşte yiyorsunuz. Balık, yanında salata ve içecek mevcut. Dere kenarında günün yorgunluğunun üzerine iyi geliyor. Akşamında ise Türk gecesi var. Akşam yemeği olarak da mangal yapılıyor. Hafif komedyen takılan, kendisinden beklenmeyecek bir ses güzelliğine sahip bir arkadaş gelip siz yemeklerinizi yerken canlı müzik yapıyor. Sesi dediğim gibi çok güzel ve en bilinen, en sevilen şarkılardan ortaya güzel bir şeyler çıkartıyor. Devamında ise dansöz geliyor ve ortam yavaş yavaş gevşemeye başlıyor. Dansöz gittikten hemen sonra başlayan erik dalıyla yok ben hiç oynayamam ki diyen herkesi havuz başında döktürürken izleyebilirsiniz. En kaynaşmalı gecelerdendi. Keyif aldığım tek gece etkinliğiydi.

Beşinci gün bungee jumping günü. Aslında bir sürü şey yapılıyor ama kilit etkinlik o tabii ki. Sabah erkenden safari jeeplerinin kasalarına binip yola çıkıyoruz. Yolda bir tesiste herkes su tabancası alıyor. Fiyatları 15 ve 25 tl. İki kalite var. İkisi de o parayı etmeyecek dandik tabancalar. 15tllik iki sıkmaya elinizde kalıyor. Diğeri daha dayanıklı ama o da 25 tl etmez. Şırınga mekanizmasıyla çalışan köpükten çubuklar düşünün artık. Otelin yakınlarındaki meydanlarda aynısını ucuza bulmak mümkünmüş. Menzili uzun kovadan su çekip fışkırtabileceğiniz güzel bir su tabancanız varsa yanınızda olsun. Yoksa alırsınız artık. Neyse sonrasında Saklıkent’e kadar jeepler arası su savaşı oluyor. Ama trafikte ilerlendiğinden çok sık yan yana gelinemiyor. Anca öndekiler arkadakileri ıslatıyor, arkadakiler de öne sıktıklarının kendilerini ıslatmasıyla yetinmek zorunda kalıyor. Pek atraksiyonlu bir şey canlanmasın kafanızda yani. Tabancayı kullanmaya pek fırsat olmuyor. Ama eğleniyorsunuz bir şekilde. Epey de ıslanıyorsunuz her şeye rağmen.

Neyse bungee alanına varılınca kilolara göre gruplara ayrılınıyor. En kilolular yani 80-100 arası ilk atlıyor. 100 üstü olanlar maalesef atlayamıyor. Aralara alınan dışarıdan müşterilerle de bu sıra iyice uzuyor ve saatler alıyor. O sırada bungee alanının etrafında serbest zaman veriliyor. İsteyen havuzda yüzüyor ki herkes girdiği için çok kirli. İsteyen yandaki çaya giriyor. Biz aktivite yapanları izlerken kendi aramızda muhabbet etmekle yetindik ama çaya girenler gayet memnundular. Orada da su savaşına devam edip ve ringo rafting yapanları ıslatıp eğlendiler. Bungee sırası bayaa uzun sürdüğünden arada alanda öğle yemeklerimizi de parça parça yedik.

Ben ilk atlayanlardandım. 55 mt yükseklikten atladık. Bir anda başladı ve bitiverdi. Keşke beynimde tekrar tekrar oynatabilseydim o kısacık anı. Sonradan 75tl verip aldığım foto ve videolarla dolaylı da olsa tekrar yaşama fırsatı buldum ama ben bu etkinliğe doyamadım diyebilirim. Kesinlikle korkmayın, bu hissi kolay kolay yaşayamayacağınızı unutmayın, bir süreliğine beyninizi kapatın ve atlayın. İnanın pişman olmayacaksınız.

Devamında Saklıkent‘e gidildi. Ama sadece giriş kısmı görülüp güzelim koca kanyon gezilmeden dönüldü. O kadar insan boş boş bungee sırası bekleyeceğimize yine ikiye bölünüp yarımız bungee yaparken diğer yarımız Saklıkent’in tadını çıkarabilirdik ama tabii ki teklifimiz kabul görmedi. Bugünün tek fiyaskosu buydu. Ben önceden gezmiş olduğum için dert etmedim ama gayet mantıklı bir çözümü de varken uygulanmaması herkesin canını sıktı. Saklıkent’i de başka bir zaman detaylı gezersiniz artık. Saatler alacak bir kanyon o da ören gibi.

Devamında ringo rafting vardı ki asıl raftingten çok daha keyifliydi. Koca bir simidin ortasına oturuyorsunuz ve kendinizi çayın akıntısına bırakıyorsunuz. Simit çok çabuk döndüğü için kürek pek işe yaramıyor ama arada etrafınızda dönmek ya da bir yere takıldığınızda kurtulmak için iyi oluyor. Yine her güzel şey gibi kısa sürüyor bu da. Aslında bir gittiğimiz yol kadar daha sürüyormuş ama Doğadayız bu kadarlık kısmıyla anlaşmış. Sanki benzin harcıyoruz çayda giderken neyse.

Devamında da doğal kil çamur banyo havuzlarında çamur banyosu yapıp jeeplerimize binip otelimize geri dönüyoruz. Bu geceki etkinlik de yine bir gece kulübü. İlk kulüp gecesinde oradan çıkıp bunun ortamına da baktığımızdan, bize de hitap etmediğinden gitmedik. Tarz olarak ilkinin aynısı.

Son gün dalış günü. Yine en güzel günlerdendi. Bir kere başta dalış ekibi bizi ağırlayanlar süper insanlardı. Muhattap olduğun insanlar keyifli oldu mu aldığın keyif de artıyor. İki kere dalınıyor. İlki 15-20 dk sürüyor su altı ekipmanlarına alışmanız sağlanıyor ve bu sırada su altı fotoğrafları çekiliyor. Sonra araya öğle yemeği giriyor. Öğleden sonraki seferde ise yine eğitmenler eşliğinde 5mt ye dalıp 20-25 dk su altında vakit geçiriyorsunuz.

Eğer bröveniz varsa iki dalışı da gruptan bağımsız 18mtde geçirebilirsiniz. Ama su altı zenginliğini çok da övemeyeceğim. Canlı çeşitliliği beklentimin altında kaldı. Çanakkale çok daha güzel bence buraya kıyasla. Kaş’la kıyaslama yapamam ama buradan daha iyi diye duydum. 5mt’de çekilen fotoğraflarda canlı çeşitliliği güzel ama. Ekmek atarak tüm balıkları oraya çekip harika fotoğraflar çekiyorlar ona şüpheniz olmasın. Hem bir sürü fotoğraflarınız, hem de balık yemlerken videonuz oluyor. Biraz üstte 18mt için konuşmuştum. Son geceki aktivite ise bir beach club. Ekstra olarak 20tl veriyorsunuz. Sahilde olması dışında hiçbir numarası yok. Hatta diğerlerine kıyasla daha dandik. İlk şatlar ücretsiz. Biz son gece olması hatrına gidelim dedik ama gittiğimize pişman olduk. Dolmuşla geri döndük. Oteldeki sakinlikte haftanın etkinliklerinin fotoğraflarını ana bilgisayardan almış olduk bu sayede. Başında sağlam bir sıra olabiliyor haberiniz olsun. Yani son ana bırakırsanız fotoları alamadan dönmeniz hiç de düşük ihtimal değil.

Ertesi gün otelden çıkışımızı yaptık. Tepeden Kelebekler Vadisi‘ne uğradık. Manzaranın tadını çıkardık. Etkinlikte tanıştığımız iki arkadaşla anlaşıp kendimizi bir anda Yeşil Vadi’de bulduk. Yoğun ve yorucu bir haftayı cennet gibi bir yerde çadır kampı yaparak bitirmek büyük keyif oldu. Sakin, huzur dolu iki gün geçirdik. Bu işletmeyi kesinlikle herkese tavsiye ederim.

Koca bir hafta böyle bitti anlayacağınız. Her anından keyif almadım belki ama totale baktığımda güzel insanlar tanıdım, yapma fırsatını kolay elde edemeyeceğim aktiviteler yaptım. Güzel bir hafta olarak zihnimde yer etti kesinlikle.

 

Gezmek Güzel Şey & Hayat Gezince Güzel

Bir Yorum Yazın

Yazar: Özgün